Acı süt…

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Acı süt…

05 Eylül 2012

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Şub 22, 2024

Hayvancılık, et, süt, ot, saman, yem ile ilgili yaşanan sıkıntılar, sorunlar günlerdir yazılıyor. Söylenecek ne varsa söylendi. Çözüm yolu da belli. Fakat, politikayı belirleyenler ve uygulayanlar adeta üç maymunu oynuyor. Görmüyor, duymuyor, konuşmuyor.
Tıpkı 2008’de olduğu gibi süt hayvanları kesime gidiyor. Süt hayvanlarının kesime gitmesi yeni bir krizin işaret fişeğidir.
Okurumuz  Faysal Bayraktar sütte olanları ve yapılması gerekenleri çok güzel özetliyor. Anlayabilenler için fazla söze gerek yok.
                              *****
Sayın Ali bey ben Çanakkale Biga’da orta ölçekli bir süt işletmesi sahibi olarak son zamanlardaki sektör sorunlarından refleks olarak size bu maili yazmak istedim.
Uzun süredir yazılarınızı ve sektöre bakışınızı ve teşhisinizi beğeni ile izliyorum. Ben üretici olarak kendimi bazı belgesellerde hiç unutamadığım kendisini yiyen aslanı seyreden sığıra benzetiyorum.
Ama ne yapmalı?
Ben naçizane aklımla bir kaç fikrimi (hayalimi) sizle paylaşmak istedim.
1-Dünyanın bazı ülkelerinde uygulanan çiğ süt taban fiyatı perakendede bir katının üstü olması dolayısıyla tüketici daha ucuza daha fazla süt tüketebilse, üretici ve sanayici aynı kulvarda olsa.
2-Süt üretim haritası hazırlanıp üretenlere kota ile ürettirip arz talep dengesi kontrolü sağlansa.
3-Çiğ süt = 1.5 kg yem olsa. Üretici planlama yapabilse. Acabalar olmasa.
4-Süt üretimi yapanlara mali desteklemelerin tümü kaldırılsa.
5-Kaldırılan desteklemelerin tümü ile yem bitkisi ekilişlerine verilse, soya dahil.
Bizde dış ülkelerdeki göbek bağımızı koparabilsek.
Kime zararı olurdu bilemem. Fakat şu anda yukarıdaki maddelere göre tüketicide üreticide tarladaki yem bitkisi üretmeye çalışan çiftçide aradaki soytarılar hariç hepsinin lehinde bir sektör düşünülebilir mi?
Başta dediğim gibi bu maili sadece refleks olarak yazıyorum. Çünkü şu anda aklın yetmediği yerdeyiz. Sizi şahsen tanımıyorum. Fakat umutsuzca samimi bir ses duyurmak istedim…Saygılarımla.
                                            *****
Kuraklığın çaresi su değil mi?
Bir başka önemli konuyu da okurumuz Abdurrahman Güngör hatırlattı. Kuraklık nedeniyle dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gıda fiyatları artıyor. Nitekim, Ağustos ayı enflasyonunda gıda ürünlerindeki artışın etkili olduğu açıklandı.
Hükümet, “kuraklık bizi etkilemez” dese de kuraklık için 3 önemli kararname çıkardı. Ayrıntıları dün yazmıştık.
Abdurrahman Güngör, kuraklığa karşı tek çözümün su olduğunu hatırlattıktan sonra, sulama yatırımlarına ilişkin destekleme tebliğinin 1 Ağustos’ta çıkarılmasına dikkat çekiyor.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın hazırladığı ” Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Kapsamında  Bireysel Sulama Makine ve Ekipman Alımlarının Desteklenmesi Hakkındaki Tebliğ”i 1 Ağustos tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı. Tebliğin yayınlanmasından sonra illere uygulama ile ilgili ayrıntılı bilgiler gönderiliyor. O bilgiler 81 ile yeni ulaştı. Bu saatten sonra sulama yatırımı nasıl yapılacak?
Yatırım yapılsa bile, birçok üründe hasat bitti. Üretici nereyi sulayacak?
Suya en fazla ihtiyaç duyulan dönemde neden bu tebliğ çıkarılmadı?
Yaşananlara bakınca bu ülkede tarımsal üretimi engellemek ve dışa bağımlılığı körüklemek için adeta gizli bir el her defasında müdahale ediyor. Üretim engelleniyor. Üretim olmayınca her şey ithal ediliyor.
Özetle, yukarıda okuduğunuz iki örnek gösteriyor ki, tarımda ciddi sorunlar yaşanıyor. Sorunlar belli, çözüm belli ama bunu görecek, önlem alacak ve çözecek güçlü bir irade yok. Belki de bilinçli olarak çözümsüzlük politikası uygulanıyor.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

Hayvancılık: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler