Deprem, Van’ın geçim kaynağı hayvancılığı da bitirdi…

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Deprem, Van’ın geçim kaynağı hayvancılığı da bitirdi…

15 Kasım 2011

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Kas 15, 2011

Van ve Erciş’te depremin yaraları sarılmaya çalışılıyor. Bölgeden yaklaşık 400 bin kişinin göç ettiği ifade ediliyor. Kalanların ise çalışma ve yaşam koşulları her geçen gün ağırlaşıyor.Geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan bölge insanı ekonomik olarak ta büyük bir çöküş yaşıyor. Hayvan barınaklarının yıkılması, depremle strese giren hayvanların süt veriminin düşmesi, yem işletmelerinin ve süt işleyen mandıraların kapanması bölge ekonomisini tehdit ediyor. Geçim derdi büyüyor.
Bayramın ilk günü ziyaret ettiğimiz Van ve Erciş’teki dostlarla iletişimimizi korumaya onların dertlerini dinlemeye ve dile getirmeye çalışıyoruz. Pazar günü Van Ticaret Borsası Başkanı Feridun Irak aradı. Van’a yatırım çekmek için yıllardır çırpınan ve tüm bürokratik engelleri aşarak dev bir hayvancılık işletmesi kazandıran Feridun Irak’ı hiç böyle çaresiz ve umutsuz görmemiştik.
Van Ticaret Borsası öncülüğünde, Van Ziraat Odası ve proje fikrine inanmış 32 girişimcinin bir araya gelerek oluşturdukları, kısaca VOTAŞ olarak isimlendirilen Van Ticaret Borsası Organize Tarım İşletmeleri Anonim Şirketi hayvancılık işletmesinin ve bölgedeki diğer işletmelerin depremden sonra çok büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığını anlattı.
Hükümetin zirai kredileri bir yıl süre ötelemesinin çok doğru ve yerinde bir karar olduğunu belirttikten sonra, Van’da hayvancılık yapanların yaşadıkları sorunları ve çözüm için alınması gereken önlemleri sıraladı.
Depremden bu yana bölgeye defalarca giden ve sorunları yerinde gören Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve ilgili bürokratların dikkate alması dileği ile Feridun Irak’ın anlattıklarını paylaşıyoruz:
“Sizin de yakından takip ettiğiniz gibi, Doğu Anadolu Projesi kapsamında yatırım yapan girişimciler devletin de katkısı ile işletmelerini kurdular ve hayvan ithal ederek üretime geçtiler. Bizim işletmemizde bu destekle kuruldu. Proje gereği ithal ettiğimiz hayvanları 5 yıl süreyle satamıyoruz. Normal şartlarda bu çok doğru bir karar. Fakat, depremle bu şartlar değişti. Olağanüstü bir durum yaşıyoruz. İlk depremle hasar gören işletmeler ikinci depremle girilemez duruma geldi. Hayvanların bakımının yapılması, sağılması gerekiyor. Artçı depremler sürerken bakıcıları işletmeye sokamıyoruz. Depremle su sondaj kuyularımızın yeri kaydı. Kuyulardan su alamıyoruz. Bizim işletmemizde 500’e yakın hayvan var. Tankerlerle su yetiştirmeye çalışıyoruz. Fakat tanker bulmak sorun, tankeri buluyorsunuz su olmuyor.
Deprem sonrası Van’daki yem işletmelerinin hepsi kapandı. Hayvanlara verecek yem bulamıyoruz.
Yine deprem nedeniyle hayvanlar strese girdiği için süt veriminde büyük düşüş oldu. Yavru atma çoğaldı. Sürekli hayvan kaybediyoruz.
Diyelim ki su ve yemi bulduk, hayvanları bir şekilde sağdık. Sütü satacak yer de kalmadı. Van’daki 12 mandıranın tamamı kapandı. Kimse süt almıyor.”
Feridun Irak ve diğer işletme sahipleri, Doğu Anadolu Projesi kapsamında kurulan ve devlet desteği ile alınan hayvanların 5 yıl süreyle satılmaması şartının geçici olarak kaldırılmasını istiyor. Bu şart kalkarsa hayvanların en azından bir bölümü elden çıkarılacak. Feridun Irak diyor ki: “Bizler bir yıl sonra bu hayvanları tekrar yerine koyacağımıza dair taahhüt verelim. Ama hayvanlarımız telef olmasın. Bu olağanüstü durum geçsin. Biz tekrar bu işi yapacağız. Kimse hayvancılıktan vazgeçmez.”
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in hayvanlar için dev çadırlar kurulacağı yönündeki açıklamalarını hatırlatınca Feridun Irak şu yanıtı veriyor: “Üç beş hayvanı olan için çadır geçici bir çözüm olabilir. Çok ta iyi olur. O arkadaşlarımızın mağdur olmaması gerekir çünkü başka bir geçim kaynakları yok. Fakat bizim işletmemizde 500’e yakın hayvan var. Bunları hangi çadıra koyabiliriz? Nasıl sağacağız? Gübrelerini nasıl toplayacağız? Çadır bizim için çözüm değil. Çözüm hayvan satış yasağının kaldırılmasıdır. Biz bu hayvanları aldığımızdan çok daha ucuza satmak zorunda kalacağız. Bunu biliyoruz. Fakat zararın neresinden dönülse kardır. Ben sürekli hayvan kaybediyorum. Elimdeki satarsam, seneye yerine yenilerini koyarız. Almanya’da ithalata açıldı. Bizi Avustralya’ya mahkum ettiler. Kombine ırk diyerek Simental ve Montofon almaya zorladılar. Biz bu hayvanları 3 bin 350 Avro’dan aldık. Her biri 7-8 bin liraya geldi. Devlet 6 bin liranın yüzde 40’nı destek olarak verdi. Yani aldığımız 8 bin liralık bir hayvanın 2 bin lirasını devlet verdi. Şimdi Almanya’dan 2 bin 300 Avro’ya hayvan ithal ediliyor.Üstelik Holstein inekler. Süt verimi çok daha yüksek. Her hayvandan 2 bin 500 lira zarardayız.Baştan zarar ettik. Bari şimdi yasak kalksın hayvanlarımızı kaybetmeyelim.”
Hayvan satışından devletin bir zararı olmayacağını, taahhüt isterlerse verebileceklerini, eğer parasını isterse onu da vermeye razı olduklarını söyleyen Feridun Irak: “ Biz bu kadar büyük bir yatırım yaptık. Makinelerimizi, sulama sistemimizi, sağım ünitelerimizi, trafolarımızı en kaliteli olanından aldık. Bu işletmeyi kapatmamız, sektörden çekilmemiz mümkün değil. Diğer arkadaşlarımızın da çekilmesi düşünülemez. Fakat bu deprem koşullarında bu yıl nefes almak için elimizdeki hayvanları satmak istiyoruz. Belki de satamayız. Ama devlet bu yasağı kaldırırsa bir umut olur. Nasıl ki zirai krediler bir yıl ertelendi ve herkes rahat bir nefes aldı. Aynı şekilde hayvan satışı önündeki engelin de kaldırılması, Ziraat Bankası ile Halk Bankası’nın ticari kredilerin de faizleri silinerek bir yıl süre ile ertelenmesi bizlere nefes aldıracaktır.”
Elçiye zeval olmaz. Van’da hayvancılık yapanların sorunları ve istekleri böyle.Bir kez daha depremde yaşamını yitirenlere,iki gazeteci meslektaşımıza tanrıdan rahmet diliyoruz. Toprakları bol olsun. Kalanlara sabır ve yaşam mücadelesinde başarılar diliyoruz. Onların bu mücadelesinde hepimizin desteğine ihtiyacı olduğunu unutmayalım.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

Kategorilenmemiş: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler