CHP’nin tarım raporu ve Ödemiş mitingi…

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

CHP’nin tarım raporu ve Ödemiş mitingi…

01 Mart 2011

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Mar 1, 2011

Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) en son 1998’de kapsamlı bir tarım raporu hazırlamıştı. Aradan tam 13 yıl geçti. CHP yeniden tarımı hatırladı. Daha doğrusu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildikten sonra referandum mitingleri için çıktığı yurt gezilerinde çiftçi ile buluşmaya başladı. Kılıçdaroğlu, parti otobüsü ile bir kentten diğerine giderken yol kenarında gördüğü çiftçileri tarlalarında ziyaret edip dertlerini dinlemeye başladı.
Tarım konusundaki bu duyarlılık kapsamlı bir raporun hazırlanmasını sağladı. Ziraat Mühendisleri Odası eski Genel Başkanı ve CHP Parti Meclisi Üyesi Gökhan Günaydın’ın başkanlığında bir ekip günlerce çalıştı.“Yeni Tarım Düzeni: Gelecek İçin Tarım” başlıklı kapsamlı bir rapor hazırlandı. Raporun artıları olduğu gibi eksik yönleri de var.
Raporla ilgili ayrıntılı haberimizi 25 Şubat tarihli DÜNYA Gazetesi’nden ve www.tarimdunyasi.net ten okuyabilirsiniz.
Bu haberin yayınlanmasının ertesi günü, 26 Şubat’ta CHP, İzmir Ödemiş’te tarım mitingi düzenledi. Mitingi izlemek üzere İzmir’den Ödemiş’e, Türkiye Gazeteciler Fedrasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel ve halk sağlığı konusunda olduğu kadar toplumsal konularda da çok duyarlı olan dostum Avrupa Acil Tıp Birliği Başkan Vekili Dr. Ülkümen Rodoplu ile birlikte gittik. Yıllar önce mesleğe ilk adım attığım yıllarda yine bu meydanda Atilla Sertel ile birlikte Bülent Ecevit’i izlediğimizi anımsıyoruz.
İzmir’den Ödemiş’e giderken gördüğümüz manzara bizi yıllar öncesine götürüyor. İzmir’in değişik yerleşim merkezlerinden Ödemiş’e gitmek üzere yola çıkan otobüsler, araçlar yol üzerindeki benzinliklerde miting öncesi son hazırlıkları yapıyor.
Yol kenarındaki yerleşim yerlerinde ise, yıllar önce Bülent Ecevit’in gelişini bekleyen çiftçi manzaralarına tanık oluyoruz. Yol boyunca çiftçiler, genç,yaşlı, çocuk ellerinde çiçekler Kılıçdaroğlu’ nu bekliyorlar. O’nu görmek el sallamak için.
Mitingin yapıldığı İstasyon Meydanı hınca hınç doluydu. Bölge çiftçisi yeni bir ses, yeni bir umut için Kılıçdaroğlu’nu dinlemeye gelmiş. Konuştuğumuz çiftçiler çok dertli. Fakat iki konu öne çıkıyor.
Çiftçiler, girdilerin çok yüksek olmasını eleştirerek “mazota para yetiştiremiyoruz beyim” diyorlar.
Çiftçilerin gündemindeki ikinci önemli konu ise, çiğ süt fiyatının düşürülmesi. ‘Süt sudan ucuz. Bir kilo sütle bir kilo yem alamıyoruz. Biz bu işi nasıl yapacağız. Hükümetin hayvancılık politikası, ineklerimizi kesime götürecek. Ülkeye daha fazla ithal et girecek. Buna kim dur diyecekse biz onun yanında yer alırız’ diyerek sıkıntılarını anlattılar.
Miting başladığında Kemal Kılıçdaroğlu’nun “mazottan vergi almayacağız, halkın iktidarında mazot 1.5 lira olacak” sözleri alandaki on binlerce çiftçiyi coşturdu. Süt konusuna değinince yine aynı coşku yaşandı.
Mitingi birlikte izlediğimiz çiftçiler, “Bu Karaoğlan’a yetki verilse bu işi yapacak” diyerek umutlarını beyan ettiler.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk kez Ödemiş’te dillendirdiği vergisiz mazot sözü 82 sayfalık CHP Tarım Raporu’nun sadece bir paragrafı.
Rapor çok geniş kapsamlı. Son yıllarda bir siyasi parti tarafından hazırlanmış, 2023 yılına kadar yatırım programını, verilecek tarımsal destekleri yıl bazında genel bütçe ile ilişkilendirilerek açıklanmış önemli bir çalışma.
Dünyada Tarım ve Gıda Sektörü, Türkiye’de Tarım ve Gıda Sektörü, CHP Tarım Programı başlıkları ile 3 temel bölümden oluşan raporun ilk iki bölümü ile ilgili söylenecek çok fazla söz yok. Genel olarak iyi hazırlanmış ve doğru tespitler yapılmış. Kullanılan veriler devlet kurumlarının verileri.
“Tarım Programı” konulu 3. bölüm ise CHP iktşdar olursa uygulayacağı programı kapsıyor.
Raporda da belirtildiği gibi tarımın temel sorunu yüksek girdi maliyetidir. Temel girdilerden mazot, gübre, yem, ilaç,tohum ve işçilik maliyeti çok yüksektir.
Neye göre yüksek?
Rakiplerine göre.
Ülkenin tarımdaki rekabet gücünü de bu yüksek maliyet zayıflatıyor.
Girdileri ucuzlatmanın iki yolu var. Ya vergilerden vazgeçeceksiniz ya da destek vererek aradaki farkı kapatacaksınız. Raporda yer verildiği gibi mazotta vergi indirimi ile çiftçiye 1.5 liradan mazot vermek mümkün. Benzer uygulamalar gübre, tohum,ilaç, işçilik ve diğer girdilerde de olabilir. Mazot ve gübredeki vergi indirimi yem bitkileri ve diğer ürünlerin üretim maliyetlerine de olumlu yansıyacaktır.
Raporda , Arazi Edindirme Ofisi’nin kurulması öngörülüyor. Bu ofis aracılığı ile işlenmeyen tarım topraklarının sahiplerinden satın alınması ve uygun fiyatla işleyeceklere kiralanması, satılması, ayrıca hazine arazilerinin bu şekilde değerlendirilmesi öngörülüyor.
Arazi Edindirme Ofisi konusunda endişeler var. İşlenmeyen tarım topraklarının önemli bir bölümü yüksek girdi maliyetleri nedeniyle, çiftçi para kazanamadığı için ekilmiyor, işlenmiyor. Bu arazileri alıp başkasına kiralamak veya satmak ciddi bazı sorunlar doğurabilir. Satılan arazilerin belli ellerde toplanma riski var. 2000 yılından bu yana uygulanan tarım politikaları küçük çiftçiliğin tasfiyesine neden olurken bu uygulama küçük çiftçiliği tamamen yok edebilir.
CHP bu raporla 2023 yılına kadar tarıma ne kadar yatırım yapılacağını ve ne kadar destek verileceğini yıl bazında açıklıyor. Bir adım daha ileri gidilerek, Amerika ve Avrupa’da olduğu gibi 5 yıllık dönemler itibariyle temel bazı ürünlerde verilecek destek miktarları da açıklanabilir. Örneğin, pamuk, mısır, ayçiçeği, buğday gibi temel ürünlerde destekler 5 yıllık açıklanırsa üretim planlaması yapmak daha kolay olur. Böylece çiftçi neyi üreteceğine karar verir. Devlet, hangi ürünün daha çok üretilmesini istiyorsa o ürüne daha çok destek verir. Üretimi yönlendirir. Bu adım Türkiye için bir ilk olur.
Özetle, CHP hazırladığı rapor ve düzenlediği mitingle çiftçiye bir adım daha yaklaşmış oldu.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. Prof. Dr. Erkan REHBER 1 Mart 2011 - 02:31 - Yanıtla

    Evet hep aynı şeyler,

    Halk ister, politikacı verir gibi görünür. Çünkü verilenler halka ulaşmaz. Gelişmiş batı ile aramızdaki farkın yapısal olduğu bilinir ama dile getirilmez, buna göre politikalar izlenmez. Bizde akıllara ziyan arazi genişliğine bağlı destek bile ödendi.

    Dedikya sorun yapısal, alt yapı ve üst yapı.
    Burada geniş bir rapor sunma olanağımız yok.
    Alt yapı sorunumu? Kadostro yok, kimin ne kadar arazisi var belli değil. Arazi kullanma kooperatifini sosyal demokrat CHP neden dile getirmez.

    Üst yapımı, üretici örgütlenmesinin ıslahı ve desteklenmesi. CHP, kooperatifçiliği neden gündeme getirmez. Örneğin, sorun sütmü?
    AB’ de süt pazarlamasında kooperatiflerin payı % 44 (Fransa’da)ile % 100 (Norveç’te) arasında değişirken sektör ortalaması % 86’dır. Dünyanın en kapitalist ülkesi ABD’ de bu oran % 78 dir.

    CHP’ye de kolay gelsin, bu söylemler halka hoş gelebilir ama, sosyal demokrat söylemler değildir. Derde deva olmaz. Yani daha açık söyleyelim, mazotu ve yemi parasız dağıtsanız, Türkiye çiftçisi biraz fazla kazanır gibi olsada Türk tarımının hiçbir temel sorunu çözülmez.

    Biz yazalım da!
    Saygılar

  2. Faruk Özen 1 Mart 2011 - 06:42 - Yanıtla

    CHP yıllardan beri köylüye hiç bir zaman yakın olamadı. Bunun nedenleri söylemlerdir. Başörtüsü, laiklik ve çağdaşlık söylemleri CHP yi köylüden uzak tutuyor. Bu yüzden şu anda yapılanları günlük hassasiyetler üzerinden prim elde etme çabası olarak görüyorum. Köylü için hayırlısını diliyoruz…

  3. Hikmet HAKER Çiftçi 1 Mart 2011 - 03:50 - Yanıtla

    AKP iktidara gelirken açıkladığı tarım politikalarından 180 derece çark etti. Biz politikacılar için sadece kullanılacak oy potansiyeliyiz malesef. Bu iş particiliğin üzerinde çözülmeli. Tarım Bakanlığının milletin paralarını ziyan etmesini bizzat Devlet Denetleme Kurumu incelemeli. Meclis bu rezilliği örtbas etmek yönünde çalışıyor. Bakan bu ihanetin hesabını mutlaka vermeli.

  4. huseyin corlu 1 Mart 2011 - 05:09 - Yanıtla

    yazını bekliyordum , kalemine ve emegine sağlık
    Bende roporu okumuştum,çekincelerine ve uyarılarına katılıyorum, CHP hazırladığı rapor ve düzenlediği mitingle çiftçiye bir adımdan daha cok yaklaştığını mitinğ ve çevresinde yaşadım
    o gün oranın pazarıydı pazarda dolaşarak yetiştirdiği tarım ve hayvancılık ürünlerinden alış veriş yaptık ve dinledik DYP li olduğunu söyliyen bazı köylüler kendimiz burada pazardayız ama aklımız orada
    Kılıçdaroğlu’na inandıklarını,güvendiklerini ve oy vereceklerini söylediler mitinğin amacına ulaştığını düşünüyorum sevgi ve saygılarımla

  5. S.Emre TÜYSÜZ 1 Mart 2011 - 06:28 - Yanıtla

    Tarımdan uzaklaşmanın tek sebebi mazot maliyeti,yem maliyeti değildir.

    Siz bu ürünleri ucuzlatsanız tabiki güzel olur hali hazırdaki üretici büyük bir oranda maliyetlerini düşürür ve kazanır fakat bunun haricinde işgücü problemimiz var…

    Tarımda hali hazırda çalışanlarımız elli yaş üsüt insanlar bunun genç kuşaklara dönüştürülmesi lazım.Gençler,internet kullanır,okur,araştırır,koşar,yeni fikirler üretir,yeniliklere açıktırlar,,

    fakat günümüzde gençler tarımdan ve tarımsal yerleşim yerlerinden kaçmaktadırlar.çünki buralarda gençlere hitab eden hiç bir sosyal aktivite yoktur ,aksine onları engelleyen zihinler vardır,

    Genç kuşağın gözü büyük şehrilerde hayatını devam ettirecek kadar para kazanıp büyük şehrin bütün nimetlerinden faydalanmak ,artık köylerimizde tarımı idame etirecek gençlerin nufusu 3-5 i geçmiyor…

    hali hazırda tarımı ziraati yapanlarda yeniliklere açık değilller ata dan deden kalma yöntemlerle bu işi yapılyorlar ve bu kafayı değiştirmek zor…

    Kısa bir örnek…bakalım ne anlatacak

    Avusturalyada bir deve kuşu yetiştircisine ait bir fotoğraf görmüştüm…

    Kulaklarında küpeler,saçları uzun,25-30 lu yaşlarda ,ayağında botlar,beline kadar çamura batmış deve kuşlarını iteleyerek çamurdan karşıya geçirmeye çalışıyordu,

    aynı kişiye ait ikinci fotoğrafta kız arkadaşıyla beraber o günün akşamı bar,cafe karışımı bir yerde bira içerek ropörtaja devam ettiler…bir kasabaydı…

    Türkiyenin en batısı Edirnenin saatağacı köyüne gittiğimde köyde 2 tane genç vardı ,,,gençler nerde diye sorduğumda hepsi çerkezköyde fabrikada asgari ücrete çalışıyorlar demişlerdi temel sebeb diye sorduğumda orada rahatlar ne isterlerse yapabiliyorlar demişlerdi diğer gençler ..acı ve son cümle ‘bu koyunları satayım bende gideceğim oldu’

    saygılarımla

  6. Ahmet Şen 1 Mart 2011 - 07:49 - Yanıtla

    “Bu arazileri alıp başkasına kiralamak veya satmak ciddi bazı sorunlar doğurabilir. Satılan arazilerin belli ellerde toplanma riski var. 2000 yılından bu yana uygulanan tarım politikaları küçük çiftçiliğin tasfiyesine neden olurken bu uygulama küçük çiftçiliği tamamen yok edebilir.”

    Trakya’da son iki yılda hangi isimler kaç dönüm toprak satın aldı? Neden aldı? Araştırmanızı isterim.

  7. AHMET ATALIK 1 Mart 2011 - 08:53 - Yanıtla

    Avrupa Birliği bütçesinin %45’ini tarımsal desteklere ayırırken, bizde bu oran %1,5-2,5 arasında dolaşır durur.

    Avrupa’da çiftçi, milli gelire yaptığı katkı kadar tarımsal destek alır. Bizim çiftçimizin milli gelirimize katkısı %10 iken, ondan aldığı pay ise %0,5’tir.

    Hakkını hiçbir zaman alamayan çiftçimiz ağzını açmaya kalkınca da asla hak etmediği hakaretlere maruz kalır, “hep mi bu millet besleyecek sizi” gibi garip iddiaların hedefi olur.

    2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu çiftçiye verilecek desteklerin milli gelire oranı %1’den az olamaz der. Buna göre çiftçinin bu güne kadar biriken alacağı 16 milyar TL’nin üzerine çıkmıştır.

    Görüldüğü üzere bu çiftçi milleti beslemektedir. Ona hakkını vermeyenler, onu küçük düşürenler, buğday ambarı Anadolu’yu dışarıdan buğday almaya, Orta Doğu’nun hayvan tedarikçisi ülkemizi de dışarıdan hayvan ve hatta kurbanlık almaya mahkum edenlerdir.

    Ülkemizde tarımı, dolayısıyla kırsal yaşamı bitirmeye çalışanlar, dünyanın en gelişmiş ülkelerinin aynı zamanda en ileri tarım ülkesi olduklarını ve kırsal alandaki nüfuslarını muhafaza ettiklerini göremeyenlerdir.

    Ülkemizde tarımsal nüfus azaldıkça işsizlik artmakta, çiftçi kentlerde (iş bulabilirse) sermayenin ucuz iş gücü olarak karın tokluğuna çalıştırılmakta, işçi-memur maaşına zam istediğinde dışarıdaki işsiz aç insanlarla tehdit edilmektedir.

    Kentteki insanın refahı ve sağlığı da gıda güvenliği ve güvencesi üzerinden tarım politikalarıyla doğrudan bağlantılıdır.

    Başta çiftçilerimiz olmak üzere halkımızın refahını samimiyetle düşünenlerin yolu açık olsun.

  8. Ali Şükrü TUNÇEL 1 Mart 2011 - 13:57 - Yanıtla

    Günümüzde Litresi 3.3 liradan satılmakta olan mazotun 1.5 Liradan satılabileceği vaadi kulağa hoş geliyor. Gerçekten de tarımsal girdi maliyetlerinde en yüksek gider kalemi enerji giderleri. Türkiyede, petrolden sonra en yüksek dışalım gideri bitkisel yağlarda. Yurt içinde üretilecek olan Aspir, kanola gibi yağ bitkilerinden üretilen biyodizelde ÖTV’yi kaldırdığınızda alın size 1.5 TL mazot. Yakıt biyodizel ve otobiyodizelde 91 kuruş ÖTV var. Bunun anlamı, bu ülkede yağ bitkileri tarımı yapılmasın, Petrolde olduğu gibi bitkisel yağı da dişardan ithal edelim mantığıdır. Amerikan şirketleri GDO’lu yağları getirip bize satacak, biz de ne gibi sonuçlara neden olacağı araştırmasında bedavadan kobay olacağız. Biyoıdizeldeki ÖTV kaldırıldığında ister mutfakta tüketilsin, isterse dizel motorda, bitkisel yağ üretimimiz, kat be kat artacaktır. Bitkisel yağ üretimimizdeki artış sonucunda, en azından dışarıya döviz
    ödenmeyecektir. Maliye Bakanlığımıza soruyorum; Biyodizel’e uygulanan ÖTV’den bu güne kadar vergi tahsilatımız kaç liradır. Biyodizeldeki 91 kuruş ÖTV’nin anlamı, Türkiye yağ üretmesin, Amerikan şirketleri getirsin GDO’lu bitkilerden üretilen yağı bize satsın. Bunun başka bir anlamı yok. Kimse de mazotu ucuza veririm diye masal anlatmasın.

  9. Mehmet BAYRAKDAR 2 Mart 2011 - 02:03 - Yanıtla

    Tarım bakanlığı destek adı altında milyar tl ler veriyorlar. Biz üreticiyiz birliklere üye olmadan bunuda alamıyoruz. Birliğe üyeyiz birliktekiler hakkımızı gasp ediyorlar. Çiğ süt fiyatı 75 kuruşken verilen desteklerle yaklaşık 80-85 kuruşa tekabül etmesi lazım. Ancak 75 kuruş olan çiğ süt fiyatı aniden 60 kuruşa düşüyor. Şimdi soruyorum size bu destekler 5-6 büyük süt sanayicisinie gitmiyorda kime gidiyor. Birisi bize bunun mantıklı bir açıklamasını verelir mi. TARIM BAKANI DERHAL İSTİFA ETMELİDİR.

  10. Ahmet Şen 2 Mart 2011 - 02:42 - Yanıtla

    Armatöre satılan motorin fiyatı nedir?
    Çiftçinin aldığı motorin fiyatı nedir?
    Karşılaştırın bakalım. Ne kadar önem verilen bir sektör olduğunuzu anlayın.
    Sonra da köy meydanına parke taş yaptılar diye aynı gruba yetki verin.
    Hakkını sen aramazsan, istediğini veren olmaz.
    Süt fiyatları düşünce Fransız köylüsü Eiffel Kulesi dibinde inek otlatır, Yunan köylüsü traktörlerle yolları kapatır.

    Sen ne yapıyorsun?
    Karanlığa küfredeceğine kalk bir mum yak…

  11. celal 2 Mart 2011 - 03:39 - Yanıtla

    faruk özen adlı arkadaşa : günlük hassasiyetler üzerinden prim elde etme senin yaptığın gibi olur kardeş biz chp nin tarım politikasını olumlu bir gelişme olarak görüyoruz bazıları hangi siyasi partide ışık var o partiye koşar ama partinin tüzüğüne politikalarına sorunlara bakış açısına bakmaz muhtemelen sende menfaat partisindensin o yüzden söylemlerini komik buluyorum

  12. ahmet koç 2 Mart 2011 - 11:46 - Yanıtla

    dün daha dokuz yıl önce ayrıldığım manisa kırkağaçtaydım.çiftçilikle uğraşan insanların durumu içler acısı.daha önce tütünle feçinen bu insanlar tekel amerikanlara satıldığı için fakirlikle boğuşuyorlar.dokuz yıl önce zeytin yağı beş liraydı şimdi altı lira,aldığı mazot bir buçuk liraydı şimdi üçbuçuk lira.yeşil zeytin iki liraydı şimdi yine iki lira.malum kişiler köylüyü,çiftçiyi sevmiyorlarama ne gariptirki oyları da onlardan alıyorlar…

Tarım,Tarım Politikaları: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler