Koç’un çiftliği de besiden çekiliyor

·

12 Ocak 2011

·

Bu haberde ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Koç’un çiftliği de besiden çekiliyor

12 Ocak 2011

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Haber

Güncelleme: Şub 20, 2024

Türkiye’nin en büyük besi işletmesi Banvit’ten sonra Koç Grubu’nun Şanlıurfa’daki Harranova Çiftliği’ de yeni besi hayvanı almama kararı verdi. Yıllık 13 bin 250 büyükbaş hayvan kapasiteli Harranova Çiftliği’nde halen 8 bin büyükbaş hayvan beside. Besi süreleri tamamlanıp kesilen hayvanların yerine yenisi alınmayacak.
Koç Holding’e bağlı Harranova A.Ş. Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi Güçlü Toker, bugünkü ithalat politikası ile besicilik yapmanın olanaksız olduğunu belirterek: “Biz de Banvit gibi besiye yeni hayvan almıyoruz. Almamız demek yüzde 30, yüzde 50 zarar etmek olur.” dedi.
EBK 10 bin besi hayvanı ithal etti
Besi işletmeleri bir bir kapanırken, Et ve Balık Kurumu 10 bin baş besi hayvanı ithal etti. Et ve Balık Kurumu Genel Müdürü Bekir Ulubaş, ithal besi hayvanlarını üreticilere kilosu 8 liradan sattıklarını söyledi.
Sütçülere de etkileniyor
Besi işletmelerinin peş peşe kapanması süt hayvancılığı yapanları da tedirgin etti. Süt hayvancılığı yapanlar, erkek buzağıları besi işletmelerine satamayacağı için ciddi gelir kaybına uğrayacak.
Çözüm, vergi artışında
Hayvancılık sektörü, uygulanan ithalat politikasının besiciliği yapılamaz hale getirdiğini, besicilik yerine karkas et ithalatının daha cazip olduğunu, bu nedenle üreticinin rekabet edebilmesi için karkas et ithalatında yüzde 30 olan gümrük vergisinin en az yüzde 60 seviyesine çıkarılmasını talep ediyor.

Ali Ekber YILDIRIM
İZMİR- Besicilikte yaprak dökümü yaşanıyor. Türkiye’nin en büyük besi işletmesi Banvit’ ten sonra Koç Grubu’nun Harranova Besi İşletmesi de mevcut hayvanlarını sattıktan sonra sektörden çekilmeye karar verdi. Yıllık 13 bin 250 büyükbaş kapasiteli Harranova işletmesinde halen 8 bin baş hayvan beside. Bu hayvanlar besi süresini tamamlayıp kesildikten sonra yerine yeni hayvan alınmayacak.
“Besicilik bitti” diyen Harranova A.Ş. Besi İşletmesi Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi Güçlü Toker, konuya ilişkin olarak DÜNYA’ ya şu bilgileri verdi: “ Banvit gibi biz de çiftliğimize yeni besi hayvanı almıyoruz. Alamıyoruz. Çünkü, bugünkü ithalat politikası ile besi hayvanı almak demek yüzde 30 yüzde 50 oranında zarar etmek demektir. Piyasada ithal karkas etin kilosu 10 – 12 liradan satılırken bizim besicilik yapmamız olanaksız. İthal edilen besi hayvanının canlı olarak kilosu 7.5 – 8 liradan alınsa bile besi sonrası 10-11 liraya mal edilemiyor. En az 13-14 liraya geliyor. İthal karkas etin kilosu 10-12 liradan satıldığına göre besicilikten para kazanmak mümkün mü? İster yerli besi hayvanı alın, isterse ithal alın, maliyetiniz karkas etin üstünde kalıyor. Birde risk alarak bu hayvanları besliyorsunuz. Yemi var, firesi var. Bugün besi yapanlar piyasa koşullarına göre yüzde 30 ile yüzde 50 oranında zarar ediyor. Hiç kimse zararına bu işi yapmaz. Bu nedenle uygulanan ithalat politikası ile besicilik bitti.”
Kredi alıp yatırım yapanlar zarar edecek
Besiciliğin yapılamaz hale geldiği bir dönemde sıfır faizli kredi vermenin de bir anlamı olmadığını vurgulayan Toker, önlem alınmazsa kredi alarak yatırım yapanların büyük zarara uğrayacağını söyledi.Hayvancılığa verilen sıfır faizli kredinin 3 milyar liraya ulaştığını hatırlatan Güçlü Toker: “ Bu şartlarda kredi vererek yatırım yaptırmak ne kadar mantıklı?Yatırım maliyetini bir yana bırakalım. Yeni yatırım yapanlar para verip hayvan alacak. Aldığı hayvanı besleyecek ve piyasada satacak. Bundan zarar ederse geri ödemesini nasıl yapacak? Yeni hayvan nasıl alacak? Hesap ortada. Piyasada 10 liradan et satılırken besicilik yaparak para kazanmak mümkün değil. Bu nedenle kredi alanları uyarmak gerekir. Bu işten para kazanmanız mümkün değil Bizim gibi büyük işletmeler bu işi sürdüremezken küçük işletmelerin besicilik yapması mümkün değil.” diye konuştu.
Sütçülerde olumsuz etkilenecek
Besicilikte yaşanan sıkıntıların süt, tavuk ve yem sektörünü de doğrudan etkileyeceğini anlatan Güçlü Toker: “Süt hayvancılığı yapanların gelirinin ortalama yüzde 15’i buzağı satışından geliyor. Besiciler bu işi bırakırsa buzağı fiyatı düşer ve sütçülerin gelirinde ciddi azalma olur. Yem tüketimi azalacağı için yem sektörü etkilenir. Tavukçuluk sektörü de olumsuz etkilenir. Yerli üretimi bir yana bırakarak 10 liradan ,ithal et satarsanız tavuk etinin de fiyatı düşer ve sektör olumsuz etkilenir.” görüşünü dile getirdi.
2011 zor geçecek
Yakın zamanda Türkiye’nin ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistem Belgesi’ni alan ilk çiftlik olan Efeler Çiftliği’nin yöneticisi Söktaş Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hilmi Kayhan, besi işletmelerinin havlu atması ile buzağı satış fiyatının düşeceğini belirterek DÜNYA’ ya şu bilgileri verdi: “ Dünyada gıda ve yem fiyatlarında bir artış trendi var. Dünyada hammaddelerin fiyatı artarken bir yandan da içerdeki koruma devam ediyor. Bu nedenle hammaddeyi iki misli fiyata alıyoruz. Yonca bulamıyoruz, soya üretimi yetersiz. Soya, mısır, arpa gibi temel hammaddeleri pahalıya alırken çiğ süt fiyatında bir artış yok. Buzağı satışından da kayıplarımız olursa, ki bu şartlarda öyle olacağı görünüyor. Süt sektörü de bu gelişmelerden olumsuz etkilenecektir. Ben 2011’i bu anlamda hiç iyi görmüyorum. Zor günler bizi bekliyor.”
EBK 10 bin besi hayvanı ithal etti
Besi işletmeleri bir bir kapanırken, Et ve Balık Kurumu 10 bin baş besi hayvanı ithal etti. İthal edilen hayvanlar daha önce kayıt yaptıran yatırımcılara en az 50 baş almak şartı ile satılıyor. Daha önce de 5 bin baş besi hayvanı ithal eden Et ve Balık Kurumu’nun besi hayvanı ithalatı 15 bin başa ulaştı.
Gelişmeleri DÜNYA’ ya değerlendiren Et ve Balık Kurumu Genel Müdürü Bekir Ulubaş, 5 bin baş besi hayvanının Mersin’e ve 5 bin baş hayvanın da Derince Limanı’na getirdiklerini belirterek ithal besi hayvanlarını üreticilere kilosu 8 liradan satışına başladıklarını söyledi. Et işleyerek satış yapanlar için besiciliğin cazip olmaktan çıktığını kabul eden Bekir Ulubaş: “Et işleyerek satanlar için elbette ithal et almak daha karlı. Fakat besicilikte yapılamaz değil. Biz ithal ettiğimiz 250 kiloluk danayı canlı olarak kilosunu 8 liradan satıyoruz. Bu, iki yıl önceki fiyatla aynı. Özel sektör besi danasını 8- 8.5 liradan veriyor. Bugün 10 aylık besi sığırını 8 liradan alan birisi için eğer karkas eti 14 liraya satabiliyorsa bu sürdürülebilir bir fiyattır. Çünkü, 8 liraya aldığı besi sığırını 11 liraya mal edebilir. Karkas ağırlığı ortalama 350 kiloya taşırsa bu işten para kazanır. Et ve Balık Kurumu’nda ortalama karkas ağırlık 287 kilodur. Ama biz 150 kilo ağırlığında dişi hayvanda alıyoruz, 350 kilo erkek dana da alıyoruz. Bu nedenle ortalama düşüyor. Besici, ortalama karkas ağırlıkta 350-400 kiloya ulaşır. Biz 350 kilo kabul edersek, kilosunu 11 liraya mal ettiği hayvanı kilosu 13 liradan satsa 700 lira kazanır,14 liradan satsa 1 milyar kazanır. Hayvan başına ortalama 800 lira kazansa 20 hayvanı olan bir besici 16 bin lira kazanır. İkinci besiyi yapsa bir yılda 32 bin lira eder. Bugün bir mühendis ayda 2 bin lira alır yılda 24 bin lira eder. Besicilik daha karlı. Yalnız tekrarlıyorum, besi materyalini 7.5-8 liradan alması lazım. Daha yüksek alırsa yapamaz.”
Besicilik yapanlara madalya vermeli
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi ve Etçiler A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Arman, piyasadaki gelişmeleri önceden görerek 1.5 seneden beri besi hayvanı almadıklarını belirterek: “Bugünkü şartlarda işletmesine besi hayvanı alanlara madalya takmak lazım. Çünkü, herkes ithal et kullanıyor. Bugün hayvan kesen yer bulunamıyor. Şubat ayında besi hayvanları kesime gelecek ama kimse almak ve kesmek istemiyor. Daha önce böyle bir durum hiç yaşanmamıştı. Elinde az da olsa besi hayvanı olanlar zararına da olsa bu hayvanları kesecek. Çünkü kesime gelmiş bir hayvanı elde tutmak ta zarar. Şimdi hayvanlar kesilecek ve yerine yenisi konulamayacak. Asıl tehlike budur. Bu nedenle biz İzmir Ticaret Borsası olarak ta önerdik. Ette gümrük vergisi artırılarak yerli üretimin sürdürülebilir kılınması gerekiyor. Yerli et ile ithal et arasında 4-5 lira fark olursa besicilik yapılamaz.” diye konuştu.
Çözüm, vergi artışında
Hayvancılık sektörü, uygulanan ithalat politikasının besiciliği yapılamaz hale getirdiğini, besicilik yerine karkas et ithalatının daha cazip olduğunu, bu nedenle üreticinin rekabet edebilmesi ve besiciliğin yaşaması için karkas et ithalatında yüzde 30 olan gümrük vergisinin en az yüzde 60 seviyesine çıkarılmasını talep ediyor.

Harranova Çiftliği
Harranova, Türkiye’de 10 bin başın üzerinde kurulan ilk büyük işletme. Koç Holding A.Ş. ve Ata İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. IPC kuruluşu tarafından 1998 yılında projelendirilen Harranova İşletmesi, Türkiye’nin en büyük hayvancılık işletmesi olarak Şanlıurfa’da 2000 yılında faaliyete geçti.
Daha sonra Sancak Grubu’nun da ortak olması ile işletme Koç-Ata-Sancak olarak faaliyetini sürdürdü. 2006 yılında Ata ve Sancak grupları hisselerin tamamını Koç Topluluğu’na devrettikten sonra şirket ünvanı “Harranova Besi ve Tarım Ürünleri A.Ş.” olarak değiştirildi. Harranova A.Ş. Besi İşletmesi’nin 13 bin 250 büyükbaş hayvan kapasiteli. İşletmede
besiye alınan hayvan ırkları ağırlıklı olarak Holstein, Montofon, Simmental ve bu ırkların melezleridir. Ortalama 280 gün besi süresi uygulanıyor. Besi süresi tamamlanan hayvanlar, işletme bünyesinde bulunan kesimhanede kesiliyor.
Harranova A.Ş. Besi İşletmesi içinde yer alan Et Üretim Tesisi, 4 bin metrekare kapalı alanda faaliyet gösteriyor. Tesis saatte 40 adet büyükbaş kesim kapasitesine sahip.
Harranova çiftliğinde halen beside 8 bin büyükbaş hayvan var.

Bu haber ile ilgili yapılan yorumlar

  1. ufuk sayın 12 Ocak 2011 - 03:46 - Yanıtla

    et balık kurumu müdürünün ve nuh bektaşın yorumları dişındaki yorumlar son derece doğru. et balık kurumu müdürü ya hesap bilmiyor yada dayak yememiş.besi hayvanlarında canlı ağırlık arttıkça maliyetler artar ideali 500 kg canlı ağırlık 270-280 kg karkastır.öyle 350-400 kg karkas ile para kazanılmaz. nuh bey ise yem fabrikalarını hiç bilmediği ortada sezonunda o kadar hammaddeyi hiç bir firma stoklayamaz kaldı ki stoklasa bile maliyetlerini piyasa fiyatlarından yapmak zorundadır. üstelik devlete nasıl güveneceksin 0 gümrükle arpa mısır getirmeyeceğine

  2. NUH BEKTAŞ 12 Ocak 2011 - 01:20 - Yanıtla

    Bu gelişmeler yeni değil yıllardır aynı film tekrar oynuyor. Et yukarı, Süt aşağı, Tavuk yukarı. Tekrar baştan et aşağı süt dereye devam edip gidiyor…
    İstikrar bizim sektörde hiç olmadı. Riski Süt ve besi arasında dengede tutabilen işletmeler ve finansman yönünde güçlü olanlar ayakta kalacak küçük işletmeler kapanacak. Amaçta bu kimsenin telaffuz etmediği ama herkesin bildiği küçük işletmeler kapanacak. 40 -50 besi danası alıp bir tane çoban çalıştırıp akşama kadar köy kahvesinde oturan kendi çapında köy ağları çizmeyi giyecek yoksa kaymakamlıktan kömür yardımı almaya başlarlar….Süt ve besiyi birlikte yapan işletmeler sütü dereye dökmezse besi yönünden zarar etmez.. Yemciler bana kızacak ama hammadelerinizi sezonda stok yaparsanız maliyetler bu kadar yukarı çıkmayacaktır. Örneğin yıllardır arpa fiyatları hasat zamanı ile kış mevsimi arasıda yüzde 50 fiyat artışı oluyor işletme sahiplari işte sizin karınız orada başka yerde aramayın….

  3. ilker orhan 12 Ocak 2011 - 05:22 - Yanıtla

    yaprak dökümü başladı bu sistem küçük üreticiyi bitirdiği zaman ne olacak büyük firmalar her zaman para kazanacak bir iş bulur bunların hesabını yapmışlardır ama küçük üreticin iş alternatifi yok

  4. irfan görgülü 12 Ocak 2011 - 07:14 - Yanıtla

    hükümet; palyetif tedbirlerle et fiatlarında istikrar sağlarım diye düşünerek verdiği ithalat izinlerinin karşılığını, ülkede sadece besiciliğin bitirilmesi olarak değil, bununla beraber sütçülüğün de bitme aşamasına geldiğini görerek alacak, ama ba’de harabül basra. ortalama süt üreticileri; süt/yem fiat oranını 1.5 ve üzerinde dengeleyemediği sürece ne yapılsa boş. yok banvit’in 21,000 besi hayvanı varmış,yok koç’un 8,000 besi hayvanı varmış da, bunlar besiciliği bırakıyormuş. Bunların lafı bile olmaz. ülkedeki milyonlarca besi hayvanının yüzbinlerce üreticisinden ne haber! süt ve yem fiatı şu olsun demiyorum. hükümet alacağı tedbirlerle süt/yem oranını 1.5 ve üzerine istikrarlı bir şekilde çıkarmadığı sürece üretici arkadaşlara geçmiş olsun.

  5. Hasan Zebirli 12 Ocak 2011 - 08:47 - Yanıtla

    Bu işler zor işler. Sadece günü düşünen, günü görebilen, olduktan sonra aklı başına gelip çözüm arayan politikalar ve sorumlular ile bu tür iniş çıkışları, sorunları, acil çözümleri, yıkımları yaşamak kaçınılmazdır.

    2002 yılından beri koyun etiyle, sütüyle, kuzusyla, yünüyle para etmedi. Çiftçi feryat figan etti, öldüm bittim diye diye. Çoğu dayanamadı bitti, hayvanlarını sattı. Şimdi fiyatlar fırladı. Elinde malı olan kazandı, zararını fazlasıyla çıkardı. Şimdi fazisiz kredi furyası başladı. Memlekette koyun mu kaldı alacak. Koyun fiyatları çok yüksek. Gerçekten hayvan alanları tehlikeli günler bekliyor. Çünkü yüksek fiyata aldıkları hayvan o parayı yapmayacak, fazaisiz kredileri bile ödemekte zorlanacaklar. Çoğu batacak. Kredi alıp hile yapanda pek çok. Krediyi alan bazıları ondan bundan buldukları hayvanları aldık diye gösterip devleti kandırıyorlar. Kredi alanın hayvancılık yapmıyor zaten. Başkasının hayvanını gösterip faizsiz kredi kullanıyor. Böylece hayvan sayısında artış filan olmuyor. Kayıtlarda hayvan sahibi değişiyor. Hayvan yine eski sahibinde. Bu kredi gerçek hayvan sahibine verilse belki daha faydalı olacak. Hiç değilse zahmeti çekene bir destek olur. Yanlış yapılıyor. Belki Bakanın, başbakanın bildikleri bundan farklıdır, belki öyle rapor ediliyordur. Ama duurm bu. Burası taşra, Ankara değil. Burda işler ve gerçekler farklı gidiyor.

    Büyük baş içinde benzer sorunlar var. Yazılıp çiziliyor. Merak ediyorum. Bir kaç ay, bir yıl sonra olacakları göremeyenler, tedbirlerleri alamayanlar, 10 yıl sonraki Türkiye’yi, tarımı, hayvancılığı nasıl yönetecekler, nasıl planlayacaklar? Memlekette hayvan kalmadı, üretecek çiftçi kalmadı. Şimdi devletin imkanlarıyla vurgunculara fırsat çıktı.

    Kişi başına kırmızı et tüketimi ülkemizde 10 kg civarında. AB ülkelerinde 40-90 kg arasında. ABD de 110 kg. Bu gidişle bu ülkelerin insanına ne zaman kişi başına 40-50 kg et yedireceğiz. Bunu düşünen, buna göre plan program yapan var mı, hiç duydunuz mu? Kişi başına 50 kg et 3.5 milyon ton et demektir. Bizdeki üretim ne? En iyi ihtimalle 600 bin ton.

    Bazen de aklıma takılıyor. Hükümet bu et krizini bilinçli olarak mı çıkardı diye. AB ülkelerinden 19 bin tonunda et almamızı öngören, herhalde 1999 yılında imzalanmış bir kota anlaşması vardı. Yıllardır AB al dedi, Türkiye direndi. İç tepkilerden korktu. Sonunda bir kriz, vatandaşa pahalı et yedirmem diyerek vatandaşın psikolojisini değiştirdi, kendini haklı göstererek et ithalatının yolunu açtı ve AB ülkelerinin dediğini yaptı. Ortada birde anlaşma var zaten. Bu durum Türkiye’yi sıkıntıya soktu. AB görüşmelerinde Türkiye’nin önüne ciddi bir sorun olarak geldi. Hükümet çıkan veya çıkarılan krizle çaktırmadan bir sıkıntıyı çözdü, bir sınıtıdan kurtuldu.

    Ne olursa olsun, bedelini yine sektör, sektör mensupları, bir dönemde de tüketici ödedi. Şimdi fazisiz kredi, hayvan ithali. Bu işin faso fisosu. Bu işi yönetememenin, beceriksizliğin ifadesidir. Milletin parası çok nasılsa. Koy dolaylı vergileri vatandaş gık demeden ödesin.

  6. Hasan Zebirli 12 Ocak 2011 - 09:14 - Yanıtla

    Bu işler zor işler. Sadece günü düşünen, günü görebilen, olduktan sonra aklı başına gelip çözüm arayan politikalar ve sorumlular ile bu tür iniş çıkışları, sorunları, acil çözümleri, yıkımları yaşamak kaçınılmazdır.

    2002 yılından beri koyun etiyle, sütüyle, kuzusuyla, yünüyle para etmedi. Çiftçi feryat figan etti, öldüm bittim diye diye. Çoğu dayanamadı bitti, hayvanlarını sattı. Şimdi fiyatlar fırladı. Elinde malı olan kazandı, zararını fazlasıyla çıkardı. Şimdi fazisiz kredi furyası başladı. Memlekette koyun mu kaldı alacak? Koyun fiyatları çok yüksek. Gerçekten hayvan alanları tehlikeli günler bekliyor. Çünkü yüksek fiyata aldıkları hayvan o parayı yapmayacak, fazaisiz kredileri bile ödemekte zorlanacaklar. Çoğu batacak. Kredi alıp hile yapanda pek çok. Krediyi alan bazıları ondan bundan buldukları hayvanları aldık diye gösterip devleti kandırıyorlar. Kredi alanın çoğu hayvancılık yapmıyor zaten. Başkasının hayvanını gösterip faizsiz kredi kullanıyor. Böylece hayvan sayısında ciddi bir artış filan olmuyor. Ekke tokka, kandırmaca gırıla gidiyor. Kayıtlarda hayvan sahibi değişiyor. Hayvan yine eski sahibinde. Ankara’dakiler bilmiyordur belki, tenezzül ederlerse yerel banka müdürlerine, vatandaşa bir sorsunlar bakalım.

    Hayvancılık kredisi, özellikle koyuna verilen, iyi kontrol edilmeli. Malını babası oğlunun üstüne gösteriyor, kardeş kardeşe, komşu komşuya, arkadaş arkadaşa, vs. Bir de kredi gerçek hayvan sahibine verilmesi bana göre daha hayırlı olacak. Dişi hayvanı satma, sana yıllık şu kadar kredi de. Hiç değilse zahmeti çekene bir destek olur. Uygulanış şekliyle kerdinin çoğu hayvancılık yapmayanlara bedava kredi oluyor. Yanlış yapılıyor.

    Belki Bakanın, Başbakanın bildikleri bundan farklıdır, belki başka türlü rapor ediliyordur. Ama duurm bu. Burası taşra, Ankara değil. Burada işler ve gerçekler farklı gidiyor.

    Büyük baş içinde benzer sorunlar var. Yazılıp çiziliyor. Merak ediyorum. Bir kaç ay, bir yıl sonra olacakları göremeyenler, tedbirlerleri alamayanlar, 10 yıl sonraki Türkiye’yi, tarımı, hayvancılığı nasıl yönetecekler, nasıl planlayacaklar? Memlekette hayvan kalmadı, üretecek çiftçi kalmadı. Şimdi devletin imkanlarıyla vurgunculara fırsat çıktı.

    Kişi başına kırmızı et tüketimi ülkemizde 10 kg civarında. AB ülkelerinde 40-90 kg arasında. ABD de 110 kg. Bu gidişle bu ülkenin insanına ne zaman kişi başına 40-50 kg et yedireceğiz. Bunu düşünen, hesabı kitabı, projesi olan, buna göre plan program yapan birileri var mı, hiç duydunuz mu? Kişi başına 50 kg et 3.5 milyon ton et demektir. Bizdeki üretim ne? En iyi ihtimalle 600 bin ton. Beyaz et olmasa yandık. Beyazı kırmızısı toplam yediğimiz zaten 20-25 kg.

    Bazen de aklıma takılıyor. Hükümet bu et krizini bilinçli olarak mı çıkardı diye. AB ülkelerinden 19 bin ton et almamızı öngören, herhalde 1999 yılında imzalanmış bir kota anlaşması vardı. Yıllardır AB bize bu eti alın, almazsanız bizde taahütlerimizi yerine getirmeyiz, AB sürecini tıkarız gibi tehditlerde bulundu. Yaptıda. Bazı yıllarda AB ye ithalat yapan bazı sektörlerde sıkıntılar yaşanmadı mı? Salça üreticilerini bir hatırlayın. Türkiye direndi. Deli dana dedi, filan dedi, idare etti. Çünkü iç dinamikler, vatandaş, sektör buna hazır değildi. İç tepkilerden korkuldu. Sonunda bir kriz çıktı veya çıkarıldı. Vatandaşa pahalı et yedirmemek hükümetin görevi oldu. Vatandaşa pahalı et yedirmem diyerek vatandaşın psikolojisi, tepkisi değiştirildi. Böylece kendini haklı göstererek et ithalatının yolunu açtı ve AB ülkelerinin dediğini yaptı.

    Bu kota anlaşması gerçekten yıllarca Türkiye’yi sıkıntıya soktu. AB görüşmelerinde Türkiye’nin önüne ciddi bir sorun olarak geldi. Yaşanan kriz Hükümetin imdadına yetişti. AB ile sıkıntı çözülmüş oldu. Hükümet de bu sıkıntıdean kurtulmuş oldu.

    Ne olursa olsun, krizlerin, yapılan yanlışların bedlini yine sektör, sektör mensupları ödüyor. Tüketicide kriz süresince bu bedel ödemeye katıldı ve bana göre kullanıldı. Şimdi faizsiz kredi, hayvan ithalatı gündemde. Bu işin faso fisosu. Hayvancılık bitiyor. Kocaman kocaman firmalar işi bırakıyor veya askıya alıyor. Bu işi yönetememenin, beceriksizliğin ifadesidir. Milletin parası çok nasılsa.

    Et Balık Kurumu kendine iş buldu. Pankobirlik, Tarım Kredi hayvan ithal ediyor para kazanıyorlar. Özel sektör hayvan ve et ithal ediyor para kazanıyor. Üretici zor durumda ve akibeti belli değil. Güya tüketici de ucuz ucuz 20-25 TL’den kilo kilo et yiyor. Bu etin kilosu ABD’de en iyisi 5-6 dolar.

    Hey yavrum hey. Manzaraya bak. Koy dolaylı vergileri vatandaş gık demeden ödesin.

  7. caner atış 12 Ocak 2011 - 09:47 - Yanıtla

    2006 yılında kredi kullanarak işletmemizi büyüttük aldığımız düveler ocak 2007 de doğum yaptılar süt fiyatı:450 bin lira +100 bin lira süt desteği,20 prt yem fiyatı 340 bin liraydı işler iyiydi aradan zaman geçti süt fiyatı ve yem fiyatı eşitlendi pes etmedik direndik,2008-2009 kışına geldik süt oldu 500 yem oldu 600 zarar ettik yine direndik,2009 aralık ayı süt oldu 725 yem 600,2010 ocak-şubat süt 840 yem 600 2 ay iyiydi,süt firmaları birbirini yedi raftaki fiyatlar da arttı,buzağılı inek-gebe düve fiyatları 6500-7000 lira oldu derken mart ayı geldi süt 710 a çekildi.(bu arada biz süt grevi yaptık yararı bize değil süt firmalarına oldu süt tozu teşviğini kaptılar) 31 mart 2011 yılına kadar 13 ay fiyat 710.yem fiyatları 700 oldu yine zarar…2007 yılıyla kıyaslandığında şuan yem 340 tan 700 e çıktığına göre süt fiyatının 450 den 900 olması gerekiyor+100 süt desteği.sonuca gelecek olursak 2-3 aylık gebe düvelerimi 7 yıl 0 faizli kredi sayesin de tanesini 6250 liradan Iğdır a 1 aylık süt içen erkek buzağılarımı tanesi 1700 liradan düveleri satın alan kişilere sattım.bu hayvanları bu fiyata alan kişiler kesinlikle zarar edecekler.45 baş olan sürü mevcudumu 15 e kadar düşürdüm.Allah bu işe yeni giren doktor,eczacı,beyaz eşya bayii,bankacı,…vb insanlara kolaylık versin.ben işletmemin tüm kaba yem ihtiyacını fiğ,yonca,slaj,saman vb kendi arazimde üreterek yaptım.bu insanlar hayvanlarını barındıracakları işletmeleri krediyle yaptılar.hayvanları krediyle aldılar.çoğunun kendi arazisi olmadığı için kaba yemlerini dışarıdan satın alacaklar.şu an saman fiyatı 6-7 lira(ben 2 liraya almıştım), pancar küspesi 150 lira/ton,mısır slajı 200 lira/ton(ben 59 lira/ton unu mal etmiştim).süt firmaları süt tozu ithal edip işledikleri için için süte ihtiyaç duymuyorlar ve süt fiyatını geri çekecekler.TARIM POLİTİKASI OLMAYAN BİR ÜLKENİN YAŞANAN TÜM OLUMSUZLUKLARA RAĞMEN HALA KOLTUĞUNDA OTURABİLEN,ÜLKEYİ ET,SÜT VE BİRÇOK TARIM ÜRÜNÜNDE İTHALATA MAHKUM EDEN TARIM BAKANININ ÇİZDİĞİ PEMBE TABLOYA KANIP KREDİLERLE İŞ YAPAN İNSANLARA ALLAH KOLAYLIK VERSİN……….

  8. Haşmet 13 Ocak 2011 - 14:30 - Yanıtla

    Maliyet 15 TL idi madem, fiyatlar 30’a dayandığında “ayıptır kardeşim, bu fahiş bir kazanç olur, ben 22’den satacağım” dedin mi? Demedin güzel kardeşim. Tam da tatlı tatlı yiyecekken paraları ithalat başladı, mal elinde patladı değil mi? Bunun için ağlıyorsun. İşin enteresanı senin ağlamaların sektörün ağlaması gibi yanısıtılıyor bazıları tarafından. OKuyoruz duyuyoruz ki, bu işe soyunanlar da var. Onları görmezden gelmek, kredi alıp girenleri mühendis doktor diye aşağılamak da nereden çıktı? Kısa vadeli tedbirler acı olur, o acıdan nasibini elbette alacaksın, birilerini vitrine sürüp sektör çöküyor feryatları saçmak işin kolayı ama seni kurtarmayacak. Fiyatlar oturacak, yeni yatırımlarla üretim artacak ve sen, her devrin kedisi sen yine dört ayağın üstüne düşecek o eski tatlı karlarını değilse de seni kurtaracak bir karı yine besicilikten kazanacak bu günleri anmayacaksın. Sen var ya sen…?

  9. fghjkkll 19 Nisan 2020 - 03:15 - Yanıtla

    dolar yükselince ithal tezgah bittimi. yurt dışının malınıülkede satıpülkeyi pazar haline getiriyordunuz yerli üretimin önünde engeldiniz .

Güncel: İlişkili Diğer Haberler

En Son Yayınlanan Makaleler