Sıfır faizli kredi çılgınlığı…

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Sıfır faizli kredi çılgınlığı…

28 Ekim 2010

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Eki 28, 2010

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın desteği ile Ziraat Bankası tarafından verilen sıfır faizli kredi 1.3 milyar liraya ulaştı. Kredi kullananların sayısı 18 bin 774 kişi.
Hayvancılığa bir yılda verilen toplam destek miktarı 1.2 milyar lira. 1 Ağustos’tan bu yana kullandırılan sıfır faizli kredi ise 1.3 milyar lirayı aştı.
Deyim yerindeyse sıfır faizli kredi çılgınlığı yaşanıyor. Ziraat Bankası haftada 200 milyon lira kredi veriyor.
Bu krediyi kimler kullanıyor?

Krediyi alanların çok büyük bölümü daha önce hayvancılık yapmamış. Tekstilciler ilk sırada. Şirketlerin üst düzey yöneticileri, doktor,avukat gibi serbest meslek mensupları sıfır faizli krediye yoğun ilgi gösteriyor.
Yıllardır hayvancılık yapanlar özellikle de küçük ve orta ölçekli işletmeler ithalatın yarattığı haksız rekabet nedeniyle yaşama savaşı veriyor. Kredi alacak gücü yok.
Bazı işletmeler ise ahırındaki damızlıkları 7 bin liradan satarak, yerine 5 bin liralık ithal damızlık koyuyor. Bu yola başvuranların iki amacı var. Birincisi, damızlık fiyatının yükselmesinden yararlanarak hayvan başına ortalama 2 bin lira para kazanmak. İkincisi çiftliğe bulaşmış şap ve diğer hastalıklardan kurtulmak.
Sıfır faizli kredi gurbetçilerinde ilgisini çekiyor. Almanya’da yaşayan gurbetçiler kesin dönüş yaparak hayvancılık yapmak istiyor. Bu amaçla ciddi araştırma yapanlar olduğu gibi, gözü kara hareket edenler de var.
Ziraat Bankası’nın kullandırdığı sıfır faizli kredinin dağılımında ilginç bir tablo var. 25 Ekim 2010 itibariyle Ziraat Bankası’nın kullandırdığı sıfır faizli kredi toplamı 1 milyar 309 milyon 83 bin lira oldu. Kredi kullanan girişimci sayısı 18 bin 774 kişi.
Sıfır faizli kredi işletme ve yatırım kredisi olarak kullandırılıyor. İşletme kredileri iki yıl, yatırım kredileri ise ilk iki yılı ödemesiz olmak üzere 7 yıl vadeli.
İki yıl vadeli büyükbaş hayvan besiciliği işletme kredisi kapsamında 10 bin 316 girişimci toplam 661 milyon 941 bin lira sıfır faizli kredi aldı.
Yatırımcıların en çok ilgisini çeken yatırım alanlarından biri de damızlık süt sığırcılığı. İlk iki yılı ödemesiz 7 yıl vadeli sıfır faizli damızlık süt sığırcılığı yatırım kredisinden 2 bin 478 yatırımcı yararlandı. Bu yatırımcılara verilen toplam kredi miktarı ise 282 milyon 842 bin lira oldu.
Aynı dönemde büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yatırım kredisi kapsamında 3 bin 326 yatırımcıya toplam 233 milyon 800 bin lira, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yatırım kredisi kapsamında 2 bin 618 kişiye 118 milyon 840 bin lira ve damızlık etçi sığır yetiştiriciliği yatırım kredisi kapsamında 36 yatırımcıya 11 milyon 660 bin lira sıfır faizli kredi verildi.
Verilen kredinin yarısından fazlasını işletme kredisi oluşturuyor. Yatırım kredilerinin daha uzun vadeli, ancak yatırımın gerçekleşme sürecinin uzamasına bağlı olarak kredinin kullanılması da zaman alıyor. İşletme kredisi ise daha kısa zamanda kullandırılıyor. Bu nedenle işletme kredisinden yararlananların sayısı ve kullanılan kredi miktarı daha yüksek gerçekleşiyor.
Ziraat Bankası’nın kullandırdığı kredinin et ve süte yansıması farklı olacak. Besi hayvancılığına yapılan yatırımlar et üretiminin artmasını sağlayarak etteki krizin belli ölçüde çözülmesine katkı sağlayacak. Et ırkı hayvancılık işletmelerinin artması ile uzun vadede süt hayvancılığı üzerindeki baskı da azalacak.
Süt hayvancılığına verilen krediler ise, süt üretimini artıracak. Süt tüketimine yönelik önlemler alınmazsa Sütte yaşanan arz fazlası üretim sorunu daha da büyüyecek. Üretimin artması ile çiğ sütün fiyatı düşecek. Yem ve diğer girdi maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle zaten zor durumda olan süt üreticisi üretimden çekilerek süt hayvanlarını kesime götürecek. 2007-2008 yılında yaşanan krizin daha büyüğü sütte yaşanırsa bunun ete yansıması da çok daha büyük olacak.
Özetle, kredi vererek üretimi artırmak olumlu bir adım. Fakat, süt tüketiminin artırılmasına yönelik önlemler alınmazsa verilen kredi yarardan çok zarar verebilir. Zaman yitirilmeden süt tüketimini artırıcı önlemler alınmalı.

Ziraat Bankası’nın kullandırdığı sıfır faizli kredi
Kredi türü Kredi tutarı (bin TL) Yatırımcı sayısı
Büyükbaş hayvan besiciliği (işletme) 661.941 10.316
Damızlık Süt sığırcılığı (yatırım) 282.842 2.478
Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği(sığır-manda) (yatırım) 233.800 3.326
Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği (koyun-keçi) (yatırım) 118.840 2.618
Damızlık etçi sığır yetiştiriciliği (yatırım) 11.660 36
Toplam 1.309.083 18.774

*****
Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun!…

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. Prof. Dr. Erkan REHBER 28 Ekim 2010 - 03:44 - Yanıtla

    Finansal Destekler konusunda daha önce yazdıklarımı tekrar etmek istemiyorum. Ama anlatamadık yıllarca, onlarda biliyor ama sistem zorluyor. Bugüne kadar son 40-50 yıldır, çiftçiye verilen finansal destek ve birçok kalkınma ve üretim projesinin, doğrudan köylüye, kırsal alana bir katkısı olmamıştır.
    Çoğu kez bürokraside erirken, çoğu kez de tarım dışı kesimlere kaynak aktarma yolu olarak kullanılmıştır. Çiftçi olmayana tarımsal kredi verilir mi Allah aşkına! Dünyanın neresinde görülmüş. Ama bizde yıllardır bunun uygulaması yapıldı. Bir ara bu söylenenlerden rahatsız olan politikacılar, yine köylüyü suçladı. Gübre kredisiyla oğlan evlendiriliyor diye, keşke öyle olsaydı çiftçinin işine yarardı. Kontrollü kredi uygulaması başladı, ama çiftçiyi kontrol için. Yoksa tarıma verilen kredi nereye gittiğinin kontrolü için değil.

    Her zaman çözümler zamana göre değişir.
    Bugünkü Türkiye’de üretime yönelik tüm desteklerin kesilmesi gerekir. Bunun için ayrılan oldukça büyük kaynakların bir bölümü altyapıya (Özellikle mülkiyet düzenlemeleri, arazi toplulaştırılması gibi), geri kalanı da pazarlamaya ayrılmalıdır. Bu aşamada ise üretici örgütlerine dayalı bazı bölgelerde EBK, SEK gibi, arz sıkıntısı çekilen ürünlerde pazar garantisi sağlayan bir alt yapı oluşturulmalıdır. Bazı bölgelerde de tarımsal ürün işleme ve pazarlamaya yönelik özel sektör desteklenmelidir (Üretime değil).

    Örgütlenme her zaman dile getirilir. Aman devlet köstek olmasın yeter(ilgili bakanlık anlamında). Ama yukarıdaki çerçevede ürün işleme ve pazarlamaya yönelik kooperatif girişimler proje bazında desteklenmelidir. Bunun için de öncelikle 1163 Sayılı yasaya göre faaliyet gösteren Köy Kalkınma Kooperatifleri güçlendirilmelidir. Üretici birlikleri yasası derhal kaldırılmalıdır. Diğer yapılarda 1163 sayılı yapı altında kooperatife dönüştürülmelidir.
    “Bu Kooperatif Birliklerinde çok güzel etkinlikler var. Büyük bir şehrimizde bir Birlik’in ortak kooperatif ürünlerini pazarlamaya yönelik bir market açma girişimine maalesef izin verilmemiştir”

    Daha uzatmadan şunu söyleyelim. Medyada,medyatik ekonomistlerin pompaladığı küreselleşme hikayelerine inanmayalım. Ulusal, kayırıcı politikaları savunanları, gerici, tutucu olarak yaftalayanlara kanmayalım. Özellikle söz konusu tarım olunca, Batılı ağa babaların ne dediğine değil ne yaptığına bakalım.
    Umarım anlatabildim.

  2. Ruhi Çetin 28 Ekim 2010 - 05:52 - Yanıtla

    Süt tüketiminin artırılması için gereken önlemlerin neler olduğunu ve bu önlemlerin de eş zamanlı olarak ve zaman geçirilmeden alınması gerektiğinin bilinmesinde yarar vardır.
    Zira süt krizi çıktıktan sonra ve hayvanlar kesime gitmeye başladığında vakit çok geçmiş olacağı kanatındayım.
    En kıza zamanda bir yazınızda da bunun bildirilmesi ve önlemlerin neler olmasının bildirilmesi gerekir.

  3. Dr.Mustafa ALTUNTAŞ 28 Ekim 2010 - 10:10 - Yanıtla

    Sıfır Faizli Kredi, Kime Çare?

    Hızlı şekilde gündeme gelen faizsiz kredi furyası, 1980 li yılları, Özal dönemini hatırlatıyor.

    Hayvancılığa girdi ve pazar sağlayan kurumlar SEK, YEM SANAYİ yok edilmiş, EBK etkisizleştirilmiş,Hara ve İnekhaneler, Veteriner Zootekni Araştırma Enstitüleri, Devlet Üretme Çiftlikleri tasfiye edilerek KİT statüsüne dönüştürülmüştü.

    Tarım Bakanlığı yapılanması ise kazanın altındaki ateş olmuştu.

    O dönemde verilen teşvikler hayvancılığın hanesine destek olarak yazılırken, inşaat sektörü desteklenmişti. Arkasında ise meşhur “teşvik ahırı harabeleri” abide olarak kaldı.

    Yem destekleri yem sanayicilerini semirtti,

    Süt destekleri, süt sanayicisini büyüttü, uluslararası tekellere sundu,

    Fırıncıya un desteği, ekmeğini kendi yapan köylünün “çarşı ekmeği” yemesini sağladı,

    Yem desteği, köylünün yumurtayı, tavuğu bakkaldan almanın uygunluk hesabını yapmasını sağladı.

    İthal damızlıklara yüksek oranda verilen destekler, yerli damızlıklara verilmedi, kesime gönderildi. Onların yerine daha çok damızlık ithal edildi.

    Böylece hayvancılık ve yetiştirici desteklenmiş(!) oldu.
    …..
    Neticede;

    Kağıt üzerinde, rakamlara baktığınızda, hayvancılığa yüksek miktarda destekleme ödemeleri yapılırken, hayvancılığın hızla gelişmesi gerekirken, kademe kademe Türkiye hayvancılığı tükenmeye doğru hızla yol almaya başladı.

    Teşvikle yapılan ahırlar kullanılmazken, kullanılan içerisi hayvan dolu ahırlar da boşaltılmış oldu.

    Hayvansal gıdada kendine yeterli olan, hatta fazlası olan Türkiye, kısa sürede net ithalatçı oldu.

    Bu gün ise kurbanlığını ithal etmek zorunda kalan bir ülke haline geldi.

    Hayvancılığın ayakta kalmasının temel şartı, fiyat istikrarı ve pazar güvencesi” iken kimse buna bakmadı. Ne fiyat istikrarı, ne de pazar kaldı. Ülke oldu açık pazar.

    İşi, geçimi hayvancılık olanları desteklemekse maksat; İşletme kredisini sıfır faizle verirsiniz, işletmeler gelişir nefes alır, üretim olarak dönüşüm sağlar.Temel tedbirleri almak şartıyla!

    Eğer işletme kredisi faizi %50 indirimle, yatırım kredisi faizi ise sıfırla verilirse; işletme kredisinin de kullanım riski arttırılmış olur.

    Sıfır faizli yatırım kredisi ile geçmişte teşvik ve desteklemelerde yaşandığı gibi; inşaat sektörü, ithalat sektörü, yabancı yetiştirici desteklenmiş olur. Üretime devam eden insanlar da yakın zamanda çökertilmiş olur.

    Verilen sıfır faizli kredilerin gidişatı, hayvancılıkla ilgisi, bilgisi olmayanların krediye akın etmesi, bu sonu hazırlar görünmektedir.

    Görünen odur ki, sıfır faizli yatırım kredileri;

    Hayvancılığın durumunun düzelmesine çare değildir,

    Et üretiminin artmasına çare değildir,

    Süt üretiminin istikrarlı şekilde artmasına çare değildir!

    Olsa olsa ithalat tacirlerine, et spekülatörlerine, süt tozu ithal edip, süt ürünlerine işleyip, çiğ sütten yapılmış gibi pazarlayanların en büyük olmalarını sağlamaya çare olabilir.

    Kesin olan şudur ki; geçmişte olduğu gibi inşaat sektörüne, ahır, yem, süt ekipmancılarına, ithalatçılara yabancı yetiştiricilere kazandırmak için çaredir.

    Yakın geçmişten ibret almayı düşünmek o kadar zor mu dersiniz?

    Ama ibret almamakta haklısınız.

    İstiklal şairimizin ifadesiyle;

    “Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!

    Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

    Tarih’i “tekerrür” diye tarif ediyorlar;

    Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? ” M.Akif ERSOY

    28.09.2010

    Dr. Mustafa ALTUNTAŞ
    Uzman Veteriner Hekim
    http://www.turkvet.biz

  4. Prof. Dr. Ergin ÖZTÜRK 28 Ekim 2010 - 05:49 - Yanıtla

    sıfır faizli kredi verilmesiyle IPARD hibe kredilerinden yararlanmak isteyenler kat be kat arttı. Genellikle sivri kelimeler kullanmaktan kaçınırım ama şu anda olan sizin de ifade ettiğiniz gibi çılgınlık halini aldı. IPARD kredi- Süt ve Et Sığırı İşletmelerinin Verimliliği, Karlılığı ve Sürdürülebilirliği konusunda Samsunda gerek bana gelen yatırımcılara ve gerekse bölgemizde yatırım düşünen çifçilerimize konferanslar yoluyla yardımcı olmaya çalışıyorum. Yazdıklarınıza katılıyorum. Süt ve et sığırcılığının kredi ve hibe kullanımında özetle şunları önerebilirim.

    1. Hayvancılık da diğer alanlar gibi bir yatırım alanı olarak görülebilir. Ancak bu söylem bu alanda büyük yatırım yapmak isteyen çevreler için geçerlidir. bu tür yatırımcılar güçlü mali yapılarıyla en modern tesisleri kurabilirler. Alanında uzman teknik elemanları rahatlıkla çalıştırabilir ve karlı bir işletme haline getirebilirler. bunun örnekleri var.
    2. Yukarıdaki koşuları taşımayan küçük sermayeyle ve hayvancılıkla daha önce iştigal etmemiş veya kırsalda az sayıda yerli hayvanla bu işi yapmış olanların yatırımları ciddi riskler taşımaktadır.
    3. Özellikle süt sığırcılığı hem yatırım maliyetinin yüksekliği, hem uzun süre işletmenin çalşır durumda olma zorunluluğu hem de çok teknik, hassas ve zahmetli bir iş olması nedeniyle bu alanda uzman olmayanların yapacağı bir iş değildir. Sadece hibe ve krediye özenip yatırım yapanların bir çoğu kurulan işletmeyi karlı bir şekilde yürütemeyecektir. Bunun da çokca örneği mevcuttur. Bana bu konuda bilgi almaya veya yatırım amacıyla gelen bir çok kişiyi bu konuda bilgilendirerek süt sığırcılığına yatırımdan vazgeçirtiyorum. Bu alanda işi iyi bilenlerden özellikle SÜTAŞ ve benzeri işletmelerden pratikte yaşananlar konusunda detaylı bilgi alınmalı ve iyi bir fizibilite yapılmalıdır.

    4. hayvancılık yatırımlarının hayvancılıkla iştigal etmiş, kırsalda yaşayan küçük aile işletmelerine verilmesi bu kredilerin asıl amacçlarından birisidir. Ancak, bunların da sermaye yetersizliği ve ipotek gösterememeleri önlerini tıkamaktadır.
    5. Bu alanda uzmanlaşmış teknik personel ve hayvan bakıcı ihtiyacı oldukça fazla.En büyük sıkıntılardan birisi hijyen, sağlık koruma-hastalıklar, bakım-besleme, sürü yönetimi, işletme yönetimini sağlayacak tecrübeli teknik personel yetersizliği yaşanıyor. Özellikle Veteriner hekimlere bu alanda çok iş düşüyor. Büyükbaş konusunda uzman veteriner hekimler önümüzdeki günlerde mumla aranacak.. Bu arada kendisini yetiştirmiş süt sığırı ve besicilik işletmelerine en az 2-3 yıl çalışmış Ziraat Müh. Zooteknistlere de ihtiyac olacak, onları da şimdiden hazırlık yapmaları konusunda uyaralım.

    Sn Ali Ekber Yıldırım; ben yine dayanamadım, döşendim yazıyorum.. önerilerim çok, sizin makalenizi aşmasın.. yaşadıklarımı ve önerilerimi isterseniz daha geniş olarak başka bir yazıda size göndereyim.

  5. Ali Şükrü TUNÇEL 29 Ekim 2010 - 12:51 - Yanıtla

    “Marifet, iltifata tabidir” diye bir söz vardır. Tarım Bakanlığımızın ülkemiz hayvancılığının gelişimine yönelik destek ve teşviklerini övgü ile karşılarız elbette. Fakat bu destek ve teşvikler günü birlik politikalarla değil, altyapısı olan projelerle de desteklenmelidir. Görülen odur ki faizsiz kredi tercihi, ağırlıklı olarak süt inekçiliğine yönelmiştir. Yakın bir zamanda oluşacak arz fazlası sütler için;
    1.İzmir Belediyesi tarafından okullarda süt içirilme uygalamasına yurt genelinde geçilmelidir.
    2.Süt üreticilerinin oluşturdukları kooperatiflerin süt ürünleri işleme ve peynir-yoğurt üretimi tesisleri kurmaları yönündeki çabaları desteklenmelidir.
    3.Ülkemizde üretilecek olan Süt tozu üretim tesislerinin Dünya pazarlarındaki süt tozu fiyatları ile başa çıkmalarını sağlayacak destekler oluşturulmalıdır. Halen süt tozu üreticisi olan ülkelerde bu destekler fazlasıyla mevcuttur. Bu ülkelerin fiyatlarındaki düşüklük, bizim sanayicimizin dahi ilgisini çekmektedir.
    Faizsiz hayvancılık kredisinin dağılımı ve girdi maliyetlerinin düşürülmesi konusunda ise;
    A.Ziraat Bankasına ipotek verme olanağı olmayan Küçük süt üreticisinin de faizsiz hayvancılık kredilerinden istifadesi sağlanmalıdır. Çiftçilerimizin büyük bir kesimi, ödeyemedikleri banka borçları nedeniyle temerrüde düşmüş olup hacizlerle boğuşmaktadır. Bu üreticilerimizi yok farz ederek tuzu kuru olanların kredilerle desteklenmesi, yakın bir zamanda sosyal çöküntüleri de beraberinde getirecektir.
    B.Hayvancılığımızı ve yem sanayimizi dolaylı olarak destekleyen yağlı tohum bitkileri tarımının kooperatiflerimiz vasıtasıyla sözleşmeli olarak yapılması, küsbesi ıle hayvancılığımızı destekleyeceği gibi petrolden sonra en fazla dış alım yaptığımız bitkisel yağlar konusunda da dışa bağımlılığımızı azaltacaktır.
    C.Yem bitkileri üretimi desteklendiği gibi meralarımızın ıslahı konusunda da atılması gereken adımlar bir an önce atılmalıdır

  6. Celil Keskin 7 Kasım 2010 - 04:34 - Yanıtla

    Bu krediden nasıl faydalanabilirin başvuru şartları ve gereken belgeler neler nereden öğrenebiliriz.

  7. Hakan Acar 10 Kasım 2010 - 10:38 - Yanıtla

    Bunlar kandırmaca safsata , parası olana peşkeş çekmek için yapılıyor.Defalarca bu kredi için uğreştım ama sonuç alamıyorum bütün şartlar tamam sadece bir eksik var.O da alacağım kredinin 1,5 katı kadar teminat göstermemiz gerekiyor.Elimde olanları gösteriyorum dönümünü 500 TL ye sayıyorlar evet yanlış görmediniz 500 TL ve bende 50 bin TL için 100 TL ipotek istiyorlar.Yani parası olmayan alamasın zengin olan alsın .

  8. HASAN NACİ SEZER 12 Kasım 2010 - 08:15 - Yanıtla

    Sıfır faizli kredi tam bir aldatmaca ve kandırmacadır.Bunun böyle olduğunu daha önceki uygulamalardan da görmekteyiz.Hayvancılık ve çiftçilik köylünün asıl işi ve yaşam tarzı olmasına rağmen,izlenilen politikalar sonucunda köylü tarım ve hayvancılk yapamaz duruma getirildi.Şimdi sözde faizsiz kredi ile üretim artışı sağlanacak!Üretimde artış sağlansa bile mevcut sistemde üretim maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle elde edilen ürün gerçek değeriyle pazara sunulamayacaktır.Bu durum da yapılan teşvik uygulamalarının köylünün kalkınmasında olumluluk göstermesi bir yana köylünün köyünü terk etmesine neden olmuştur.Sadece bazı fırsat düşkünlerinin(çünkü 150-250 bin liralık ipotek gösterecek köylü sayısı çok azdır.)yaşantılarına biraz renklilik katmıştır.Oysa köylünün üretim maliyetlerinin düşürülmesi,ortaya çıkardığı ürününü gerçek değeriyle pazara sunmasının sağlanması yapılabilecek en güzel yatırımdır.KÖYLÜ;KÖYLÜ OLMANIN GURURUNU YAŞAMAK İSTEMEKTEDİR.KÖYLÜ OLMAYAN BUNU ASLA BİLEMEZ.

  9. Arda Yüceege 26 Kasım 2010 - 03:31 - Yanıtla

    Merhabalar;
    Hayvansal üretim okudum senelerce uzmanlaşırkende tarım ekonomisi acaba diyorum bana mı yanlış öğrettiler bazı şeyleri her neyse bunları geçelim ,madem bu krediyi veriyorsun parası olan herkese o zaman bi zahmet bi şart koşta en azından tesisde bir ziraaat mühendisi bulunsun yapılan işin üretimin bir anlamı olsun trilyonları alan işletmeci kafasına göre yem alarak rastgele besicilik yaparak işletmesini ayakta tutmaya çalışmasın bu kredilerle açılan ve sonrasında kapanan çok işletme gördüm yazık günah değil mi?Madem öyle ben bu işin okulunu yetkili kişi belgesinede sahibim teminat göz etmeksizin bana ver krediyi ,yok oda olmaz!! Ondan sonra gözle ithalet muayneside yapılır bu ülkede,gdo’lu üründe kullanılır.Tarım ülkesi iken dışa bağımlı halede getirilir yazık ki ne yazık …Daha fazla isyan etmeden lafımı bitiriyorum,Umarım dört dörtlük olmasada dört üçlük bir tarım ülkesi haline geliriz….

  10. ramazan bal 4 Ocak 2011 - 06:17 - Yanıtla

    mehaba ben yem fabriksı yapmak istiyom yem fabrikası yatırım kıredisi veryolarmı saygılar preje hazırlama ver mı sizde

Hayvancılık: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler