Ayvalık Zeytin Hasat Günleri haber ve yazılar

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Ayvalık Zeytin Hasat Günleri haber ve yazılar

25 Ekim 2010

·

Tarım Dünyası

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Şub 22, 2024

6.Ayvalık Zeytin Hasat Günleri’nde yaptığım konuşmayı köşe yazısında yazan yazar dostlarımızın yazılarını ve yapılan haberleri okuyabilirsiniz.

TÜSİAD Başkanı’nın ilk tweet’i “Zeytin altından değerlidir” çünkü…
Murat Sabuncu/ Milliyet
Zeytin hasadı için Ayvalık’tayım. Bu erken hasat. Cumartesi sabahı erken saatler. Önce Mutluköy… Adı gibi bir köy burası… Şenlikli her yer. Ağaçlardan ilk ürün alınıyor.
Arkasından kısa bir konuşma ve sonra “yeme-içme-kutlama”… Bir yanda Kırlangıç bandosu “besame mucho”yu çalıyor. Diğer yanda Tolga Çandar nefis Ege türküleri söylüyor. Üstelik Güngör Uras ile Nazlı Ilıcak “zeybek” oynuyorlar. Masalarda değişik lezzetler. Sübye yahni, uskumru farina, lor böreği, karides mantı, ahtapot köftesi… Ayvalık’taki çiftçiler, İzmir’den gelenler, İstanbul’dan katılanlar hep beraber aynı masa etrafında zeytin konuşuyoruz.
Bu arada İstanbul’daki arkadaşlarım sayfaya girecekleri haberleri benle konuşuyorlar. İlgimi çeken haberlerden biri: TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner de artık Twitter’da.
Cep telefonumdan girip bakıyorum ilk mesajı ne diye: Önce merhaba, ardından “Zeytin altından değerlidir”.
Ümit Hanım Ayvalıklı. “Zeytinin en iddalı olduğu bölgeden”. Şimdi Gemlikliler alınmasın. Önce Türkiye’nin zeytin haritasını anlatayım ardından da “zeytin ve altın ikilisinin niye karşı karşıya geldiğini”…
Güç Ege’den geliyor
Türkiye’de 124 milyon zeytin ağacı var. Dünyadaki toplam zeytin ağaçlarının yüzde 10’u anlamına geliyor bu. Ve ülke zeytin üretiminin yüzde 4.2’sini karşılıyor. Türkiye’deki zeytin ağaçlarının yüzde 67.7’si Ege Bölgesi’nde. Zeytin üretiminin yüzde 75’i bu bölgeden geliyor. Ayvalık da bölgenin en önemli merkezi. Gemlik’in de içinde bulunduğu Marmara Bölgesi’nde zeytin ağaçlarının yüzde 15.6’sı var. Bölgenin üretim şampiyonu Gemlik. Son dönemde başta Adana ve Hatay olmak üzere Akdeniz bölgesinde de üretimde bir hareketlilik var. Dünyada zeytinyağı üretiminin lideri İspanya. Onu İtalya izliyor. Türkiye yüzde 4.7’lik payla Suriye’nin hemen arkasında.
Bu bilgileri bize Komili ve Kırlangıç zeytinyağlarının sahibi Tuncay Özilhan’ın ekibi verdi. Ana Gıda’nın Genel Müdürü Ümit Ersoy hayatını zeytine adamış bir isim. Ancak anlattığı bir noktaya inanmak istemiyorum: Hani siz köy pazarlarından doğal diye zeytinyağ alıyorsunuz ya… Onların yarısı çiçek yağı maalesef…
Madenci baskısı var
Açıkçası inanasım gelmiyor. Edremit Körfezi’nden Balıkesir’e tüm sahildeki köy pazarlarından ne zaman geçsem ‘yağ almışlığım’ seve seve yemişliğim var.
Neyse gelelim, zeytin-altın ikilemine. Onu da Türkiye’de tarım denildiğinde akla gelen ilk isim Ali Ekber Yıldırım hem bana hem oradaki geniş katılımcı topluluğa anlatıyor:
“Kazdağları’nda 30 altın firması arama yapmak istiyor. Bu hem yüzlerce zeytin ağacının kesilmesi hem de bölge doğasına zarar demek. Zeytincilik kanununa göre bu ürünün alındığı bölgelere 3 kilometre mesafede maden işletmek yasak. Ancak madenciler baskı yapıyorlar. Bu mesafeyi 1.5 kilometreye indirmek” ya da “maden-tarım işletmeleri” adı altında organizasyonlar kurarak yasağı delmek istiyorlar.”
Zeytin-altın çelişkisinde konu özetle bu. Şimdi başta Ayvalıklılar “zeytinin altından daha değerli” olduğunu kanıtlamak için yola çıktılar. Bakalım nasıl bir yolculuk olacak bu?
25.10.2010
******
Zeytin altından değerlidir!
Cevher Kantarcı/ Gazeteport
Kur’an, İncil ve Tevrat’ta, yani Yüce Allah’ın peygamberlerine vahyettiği üç kutsal kitapta da, zeytinden bahsedilir.
Mesela Kur’an’daki Türkçe karşılığı “İncir” olan Tîn suresinde şöyle der:
“İncire ve zeytine and olsun. And olsun Sina dağına. And olsun bu güvenli Mekke şehrine. Biz insanı en güzel şekilde yarattık. Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık. Yalnız inanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır. Onlara kesintisiz ecir vardır.. Ey insan, öyleyken sana dini yalan saydırtan nedir? Allah hakimler hakimi değil midir?”
Üç kutsal kitapta da, mutlaka yer verilen zeytinin en kaliteli yerlerden biri de Ayvalık..
Ayvalık halkının turizmden de önce, en önemli gelir kaynağı zeytin ve zeytinyağıdır..
O yüzden Ayvalık Ticaret Odası’nın genç ve başarılı başkanı Rahmi Gencer ki maalesef son dönem vazife yapıyor, altı yıldır hasat şenlikleri düzenler..
Bu şenlikte, zeytin ve zeytinciğin tüm sorunları ele alınır, kimseyi sıkmadan anlatılır..
Bu sene şenliğin adına bir de “Erken” kelimesi eklendi oldu “Erkan Hasat” şenliği!
Çok fazla sorunları olan zeytinciliğin yaşadığı çile, “Erken Hasat” denmesiyle beraber, şenliğin ismine bile vurmuş oluyor!
Zira eskiden erken hasat diye bir olay yoktu..
Hasat için, zeytinlerin iyice olgunlaşması beklenirdi..
Ancak olumsuz sosyal şartlar nedeniyle yaşanılan hırsızlık olayları, insanların zeytinlerini bir an önce toplayıp kurtulmalarına sebep oldu!
Yani, üretici ile hırsızlar arasında bir zeytin toplama yarışı var!
Bundan sonraki yıllarda, hırsızlar da kendi aralarında hasat şenliği düzenlerse, hiç şaşmamak lazım!
1980’den önce, 500 ağacı olan bir üretici, buradan elde ettiği gelirle, beyler gibi yaşardı..
Ancaaak, ne zaman ki Başbakanlık Müsteşarı olarak, Turgut Özal 24 Ocak kararlarını, Demirel’e çıkarttı!
İşte o zamandan itibaren zeytin işi, gelir getiren bir iş olmaktan çıktı, çileye dönüştü!
Özal, daha sonra Başbakan olduğunda kendisini ziyaret eden Ayvalık heyetine şu tarihi lafı ederek, moralleri sıfıra indirdi:
“Kazanmıyorsanız, zeytinleri kesip odun yapın!”
Allah’ın bin yıl ömür bahşettiği bir ağacı kesip odun yapmak!
İşte daha sonraki iktidarlar tarafından da benimsenen bu zihniyet, tarımı mahvetti, şimdi otomobil veya kamyon zulalarında, et kaçakçılığı yapıyoruz!
IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği, bizim tarımı öldürmek için her türlü dayatmayı yaptı, netice ortada!
Mesela Avrupa Birliği kendi zeytinyağı üreticisine 1.4 avro destek verirken, bizi 21 kuruş vermeye zorladılar..
Bizim iktidarlar da, arkadaşları dinleyip 21 kuruş veriyorlar!
Avrupalı çiftçi 1.4 avroyu kapınca rahatlıyor.. Bu durumda dünya piyasalarında zeytinyağı fiyatı aşağı düşüyor, bizim üretici de malını üç kuruşa, yani neredeyse maliyet fiyatına elinden çıkartıp sürünüyor..
En büyük sıkıntılardan biri de, çevresel nedenlerle uçaktan zirai ilaçlama yapılamaması..
Çiftçi, bireysel olarak ilaçlamayı maddi külfet nedeniyle yapamayınca, ürün kalitesi de düşüyor!
Bu seneki hasat şenliği “Zeytin Altından Değerlidir” başlığı altında yapıldı!
Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer’i, bu başlıktan dolayı kutluyorum! Ancak usta bir gazeteci, bu başlığı atabilirdi!
Bu başlıkla, zeytinin altından daha değerli olduğu, siyasetçilerimizin akıllarına kazınmak istendi!
Çünkü, Avrupa Birliği, IMF ve zeytin sineğinden daha büyük bir bela, zeytinin başına musallat olmak üzere!
Amerika’da bir zamanlar yaşanan altına hücum hadisesi, artık Türkiye’nin başına musallat oldu!
Biz buraların altını olarak, yer üstündeki zeytini bilirdik.. Vahşi kapitalizm zeytinlerin altında da altın olduğunu tespit etmiş ve şimdi ha babam, de babam, zeytinin altını oymak için, hücum üstüne hücum tazeliyor!
Hem de siyanürle oyacaklar!
Siyanürün zeytin bahçelerini ne hale getireceği malum!
Vahşi batı altıncıların ilk iki hücumu, başta Ayvalık Ticaret Odası olmak üzere, Egeli sivil toplum kuruluşlarının siyasetçilere yalvarmasıyla savuşturuldu!
Ama bundan sonraki hücumların da, püskürtüleceğini kimse garanti edemez!
Ben buradan iktidara sesleniyorum!
Bu altıncılar, çok inatçıdır!
Eğer o adamların inadını kıramazsanız, Allah’ın hatırını kırmış olacaksınız ki, bu hiç hoş olmaz!
Üç kutsal kitapta konu edilen ve bin yıl ömür biçilmiş bir ağacın soyu tüketilirse, bunun hesabı verilemez!
Üstelik adamlar altınları alıp gidecek ve bize atom bombası düşmüş gibi bir arazi bırakacak!
Ne karşılığında?
Zeytinyağından bir senede elde edilecek gelir karşılığında!
Yok canım!
Böyle bir ihanet olmaz herhalde!
25.10.2010- Gazeteport
*****
Zeytinyağında iç tüketim yetersiz
Zeytin Hasat Günleri kapsamında konuşan Gençer, “Zeytinyağı üretiminde dünya ikinciliğine oynuyoruz. Ama tüketmiyoruz” dedi
AHMET ERTAN /Ayvalık DHA
Ayvalık’ta bu yıl altıncısı düzenlenen Zeytin Hasat Günleri renkli görüntülere sahne oldu. Mutlu Köyü’n-deki Nostalji Bahçesi Çiftliği’nde sembolik hasat yapıldı. Ayvalık Belediyesi ve İlçe Ticaret Odası işbirliğiyle düzenlenen etkinlikte, Edremit Zeytincilik Üretim, Eğitim ve Gen Merkezi Müdürü Mehmet Balcı, zeytin hasadının nasıl yapılması gerektiği konusunda konuklara bilgi verdi. Klasik ve modern yöntemlerle zeytin toplayan ziyaretçiler, zeytin ağaçlarının altında zeytin ve zeytinyağı tadımı yaptı.
Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer, “Türkiye, zeytinyağı üretiminde dünya ikinciliğine oynuyor. 750 bin ton zeytinyağı üretimine soyunan bir ülkeyiz. İç tüketimin artması lazım. Türk halkına zeytinyağını tanıtmak lazım. Ayvalık bu işin lokomotifi oldu” dedi.
Zeytin altından değerli
Konuşmaların ardından Anadolu Grubu’nun geleneksel “Zeytinyağının Gururları-Komili Özel Ödülü” töreni yapıldı. Bu yıl Ayşe Eser Gönenç’in layık görüldüğü bildirildi. Gönenç’e plaketini Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan verdi.
Daha sonra Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan’la Dünya Gazetesi tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın konuşmacı olarak katıldığı “Zeytin altından değerlidir” temalı söyleşi gerçekleştirildi. Konuşmacılar, zeytin ve zeytinyağının sağlıklı beslenme konusundaki önemine vurgu yapıp, zeytinliklerin madencilik işletmelerine açılmaması gerektiğini savundu. Söyleşi sonrasında konuklara yeni ürün zeytinyağı tattırıldı. Etkinlikler kapsamında KIRKA müzik grubu ve Tolga Çandar da birer konser verdi.
24.10.2010 Milliyet Ege
*****
Ayvalık’ta hasat şenliği
AYVALIK Belediyesi ve Ticaret Odası’nın ortaklaşa düzenlediği 6’ncı Zeytin Hasat Günleri, 22-24 Ekim arasında gerçekleştirilecek.
İZMİR Milliyet
Etkinlik, ulusal ve yerel zeytinyağı firmalarının katılacağı “Zeytinyağı Pazarı”nın açılışıyla başlayacak. İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde kurulacak stantlarda   16 firmanın ürünleri tanıtılacak. Ziyaretçiler   yeni hasat Ayvalık sızma zeytinyağından alma şansına sahip olacak. 23 Ekim saat 11.30’da Mutluköy’deki Nostalji Bahçesi’nde konuklarla birlikte zeytin toplanacak. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Tan ve gazeteci Ali Ekber Yıldırım’ın katılacağı “Zeytin Altından Değerlidir” konulu söyleşi yapılacak. Tolga Çandar,  Ege türküleri seslendirecek.
18.10.2010
*****
Zeytin, altından daha değerli
Seda Kaya Güler/Yeniasır

Altıncı kez yapılan Ayvalık Zeytin Hasat Günleri’ndeyiz. Bu dördüncü katılışım. Her sene zeytinle ve zeytinyağı ile ilgili önemli bilgiler öğreniyoruz. Zeytin ağacı en önemli zenginliklerimizden biri.
Şenlik süresince birbirinden lezzetli zeytin ve zeytinyağlarını tattık, yeniliklerle tanıştık. Biri çekirdeksiz sızma. Ayvalık bölgesinde erken hasat döneminde toplanan yeşil zeytinlerin, çekirdekleri çıkarıldıktan sonra sıkılmasıyla elde edilen Komili Çekirdeksiz Sızma cam şişelerde sergilendi. Tadına baktık, onunla yapılan yemekleri yedik. Ama sizlerin bu zeytinyağıyla tanışması için yılbaşını beklemeniz gerekiyor.
Niye çekirdeksiz sızma derseniz, yağa acılık veren unsurlardan biri çekirdek. Çekirdeği çıkartılmış zeytinlerden elde edilen zeytinyağı da tat ve kokusuyla diğerlerinden farklılaşıyor.

YEPYENİ ÜRÜNLER
Tamamen doğal ve organik koşullarda ekilen, bakımı yapılan, belgesine göre ayrı ayrı toplanan ve işlenen ürünlerle pazara giren Nar grubu da, organik sirkeden, ekşi ve pekmez setleri, reçel ve marmelatların yanı sıra zeytinyağı ile hem şenliğe Ana Gıda ve Beymen ile birlikte sponsor oldu hem de ürünlerini tanıttı.
Tabii Ayvada, Kürşat, Özgün HasAda, Ekbir, Tariş ve Kristal gibi her yıl fuara katılan firmalar da yeniliklerini sergilediler.
Şenliğin en önemli konusu ise “Zeytinin altından daha değerli” olduğu oldu. Zaten şenliğin bu seneki sloganı da buydu. Ayvalıt Ticaret Odası başkanı Rahmi Gencer, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan ve tarım yazıları ile tanınan gazeteci Ali Ekber Yıldırım, konuşmalarında bu konunun önemine dikkat çektiler.
Çünkü madenciler birliği, Ayvalık’ta, Kaz Dağları’nda toprağın altında altın madeni olduğunu söyleyerek, zeytin tarlalarının içine girip kazı yapmak istiyor. Bunun için de hazırlanan bir yasayı, meclis’e sokuyor ve sessiz sedasız alt komisyonlara gönderiyor.
KANUN DEĞİŞMESİN
Bunu haber alan Zeytinyağı üreticiler birliği hemen işi gücü bırakıp Ankara’ya koşuyor ve yasanın çıkmasını engelliyorlar. 2002 yılında olduğu gibi. Zeytin ve zeytinyağı ile geçinenler Ankara’ya seslenerek, “zeytin ağaçları kanununun değişmesini” istemediklerini söylediler. Zaten sektörün sıkıntıları var, çiftçimiz AB çiftçileri ile eşit koşullarda rekabet edemiyor, ithalat ve ihracat için önünde ciddi engeller var, bu yüzden önüne konulan yülü paraya “evet” diyerek ağaçlarını, tarlasını satabilir. Tıpkı daha önce sahillerdeki ağaları kesip, yazlık eve ve kooperatif yapımına izin verdikleri gibi.
O paralar bitti ve çiftçi şimdi perişan. Yine öyle olmasını istemiyor bu işe emek ve gönül koyanlar. Ayrıca zeytinin anavatanı olan bir ülkede, 6000 yıldır ar olan o ağaçların hepimizin malı olduğunu ve hepimizin onlara sahip çıkmasını ve yenilerinin ekmesi gerekildiğini haykırıyorlar. Ali Ekber Yıldırım dedi ki, “Sokağa çıkıp sorsak, ‘altın mı daha değerli zeytin mi?’ diye cevap, ‘yüzde 99 altın’ olur. Ama ‘Bir çeyrek altın m istersiniz, bir zeytin ağacı mı?’ diye sorsak, oran yüzde elli olur. Peki, ‘Uluslararası şirketlerin Kaz Dağı’nın altını üstüne getirip, bitki örtüsünü değiştirmesini ve altını bulduktan sonra yüzde 2 devlet hakkı vererek alıp götürmesini onaylıyor musunuz?” diye sorsak, cevap ne olur? Yüzde 99 hayır.
25.10.2010
*****

Zeytin Altından Değerlidir
Nilgün KAYA/ Ayvalık sözcü
 
Ayvalık Mutlu Köy Nostalji Bahçesinde düzenlenen 6. Zeytin Hasat Şenliği’nde, bu yılın ana teması ‘Zeytin Altından değerlidir’ konusu ele alındı. UZZK Başkanı Dr. Mustafa Tan ve Dünya Gazetesi Yazarı Ali Ekber Yıldırım, ‘Neden zeytin altından değerlidir?’ sorusunu yanıtlarken Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer, “Zeytin kanunu değişmesin. Topraklarımızdan siyanürle altın çıkarılmasını istemiyoruz” dedi.
Kaymakam Nihat Nalbant, Anadolu Holding İcra Komitesi Başkanı Tuncay Özilhan Ege İhracatçılar Birliği Başkanı Ali Güreli, Ayvalık Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen, Küçükköy Belediye Başkanı Mesut Ergin, Altınova Belediye Başkanı Asım Sürer, sektör temsilcileri ve gazetecilerin katıldığı söyleşinin açılış konuşmasını yapan ATO Başkanı Rahmi Gencer, organizasyonun her geçen gün daha da büyüdüğünü belirtti. madencilerin zeytin alanlarına göz diktiğini kaydeden Gencer, “Zeytin kanunu değişmesin. Bizim topraklarımızda altın varmış. Bu siyanürle çıkartılacak. Biz bunu istemiyoruz. Devlet bu kanunu değiştirmesin yoksa insanlar arazilerini satar. Altın bir kere alınır gider ama bu yöreyi mafeder. İkidir direkten dönüyoruz. Bir daha ki sene burada hasat yapamamaktan korkuyoruz. Nasıl Amerika7da altına hücum varsa burada da böyle olur. Buna izin verilmesin” dedi.
“BU DEĞİŞİKLİK 10 MİLYON KİŞİYE KARŞI YAPILMAK İSTENİYOR”
UZZK Başkanı Dr.Mustafa Tan, “Madenciler konseyi, madencilik kanunu içinde zeytincilik kanununu değiştirme girişimi yapıyor. Torba kanunla dediğimiz olay. 2002 yılında konseyimiz, zeytincilikle ilgili bir sektörde görülmeyen bir birlik sağladı. Ve meclisimizin milli iradesi ile bu yasa engellendi. Zeytin ve madenler olduğu sürece birbirleriyle rekabet olacak. Madenciler hep bu konuya odaklanarak hareket ediyorlardı. Ve bir yıl içinde bir önerge verildi meclise ve bu önerge hiç tartışılmadan alt kurula sevk edildi. Biz tesadüfen öğrendik böyle bir değişiklik olabileceğini. Ve o günden itibaren bütün görevlerimizi sadece bunun üzerine odakladık.  Nedeni de şuydu. 3573 sayılı yasada zeytinliklere 5 km mesafede taş, toz, kimyevi atık bırakan madenler işletemez. Bu mesafe dışında yapılabileceği öngörülüyor. Ama bu zeytinlerin hem çoğalmasına hem üremesine engellemeyecek faaliyetlerin yapılabileceği hükmü de var. Ama bu hüküm bile o sektör temsilcilerini tatmin etmiyordu. Onlar zeytinliklerin içine girip bu hadiseyi gerçekleştirmek istediler. Bunu kime karşı yapmak istediler? Binlerce üreticiye karşı yapmak istediler. Bunun sayısal rakamı şu; 500 bin üretici aile var. Bu ailelerin 4 kişiyle çarpılınca 2 milyon ettiğini biliyoruz. Üreticilerin yanında Sektör temsilcileri, ticaretle uğraşanlar, marketler, sanayiciler, böylece baktığımızda 10 milyon kişiye rağmen böyle bir değişikliği yapabilmek için yola çıktılar. Şunu çok net gördük ki; Biz 2002 yılında kazandığımız bu başarıyı şayet kenetlenirsek bir kez daha kazanabileceğimizi düşündük.
“ZEYTİNDEN YILLIK 1 MİLYOR DOLAR GETİRİ VAR. MADENİN GETİRİSİ 10 MİLYON DOLARI GEÇMEZ”
Türkiye zeytin ağacının ana vatanıdır. Ana vatanı sadece bu bölgede değildir. Burada da çok yaşlı ağaçlar vardır. Ödemiş’te de vardır. İşte bu bölgeler zeytin ağacına bir kez daha sahip çıkmıştır. İnsanlar bir araya gelip tek bir hedef üzerine yoğunlaşıp çalışırlarsa başarılmayacak bir şey yoktur. Birçok kanun gece yarısı çıkıyor. Haberimiz bile olmuyor. Torba kanunlarda bunlardan biri. Türkiye hızlı bir değişim içinde, AB müktesebatına uyum bir taraftan. Zeytincilikte böyle bir anda geçebilirdi. Tesadüfen öğrendik ve sizlerinde içinde bulunduğu bir grupla Ankara’ya odaklandık. Bu istek politik bir istek değil. Bu söylem politik bir yaklaşım değil. Bunu anlattık” dedi.
“HEP NÖBETTEYİZ”
Neden zeytin madenlerden daha değerliydi? Diye soran Tan, sorunun yanıtı şöyle verdi, “ Bugün altınla özdeşleşti ama birçok maden var. Bu bölgelerde uranyumda var. Saf olanı da var tehlikeli olanı da var. Türkiye’de zeytin ve maden karşılaştırıldığında, dünyanın en değerli madenlerinin getirisi zeytin kadar olabilir mi?. Bir dönem için karşılaştırıldığında bir madenin değeri zeytinden ya da zeytinyağından daha değerli olabiliyor. Sadece Anadolu’da 6 bin yıldan beri var olan zeytinyağının yıllık üretimi 150 bin ton. Hesabı birlikte yapalım. 3 dolar olsa kilogramı yaklaşık 450 milyon dolarlık bir üretim demek. Sofralık zeytinde 350 bin ton üretimimiz var. Bunu yaklaşık 2 dolarla çarpsak, 700 milyon dolar da bu yapıyor. Bu da bir yıllık getiri. Ve bu bir yıllık getiri 1 milyar dolar oluyor. En gazla getirisi olacak madenin bir yıllık getirisi 10 milyon doları geçmez. Biz yılda 1 milyar dolar kazandığımız bu sektörü bir yılla, 10 yılla değil 6 bin yılla çarpmamız gerekiyor. Böyle bir değer mukayese yapılabilir mi? Zeytin mi değerlidir, altın mı değerlidir sorusuna en güzel cevap bu değil midir? Peki, burada yaşayan insanların hiç mi hakkı yok? Sadece kamu yararı gözetilerek bir girişim yapmak kabul edilebilir mi? Üstelik kamu yararı da söz konusu değil. Çünkü bu madenleri işleyenlerin çoğu yurt dışı odaklıdır. Ayrıca, benim zeytinliğimi, benim alanlarıma benim arzum olmadan girebilir misiniz? Üstelik 6 bin yıldır bize hizmet eden bu ağacı keserek ve altında geçici olarak on yılda bütün değerini yitirebilecek madeni ve bunun sonunda yüzyıllarca temizlenmek için bekleyecek kalıntıları bize armağan edebilir misiniz?” dedi.
Maden aramaya karşı olmadıklarını belirten Tan, “Türkiye’deki zeytin alanları yüzde 2-3 arasında. Öncelikle bunların dışında bir aransın da, aramaları da bizim yerli insanlarımız yapsın da, katma değeri de burada kalsın da, sonra zeytinliklere gelsin çevreci uygulamalarla oluyor mu olmuyor mu bu işler? Bakalım ama şimdi nöbetteyiz. Ağaçlarımızı koruyamazsak ne ihracat, ne iç tüketim, hiçbir şeyden söz edemeyiz” dedi.
“EN BÜYÜK SORUN PİRİM YETERSİZLİĞİ”
Prim noksanlığına da değinen Tan, “Primin Avrupa Birliğindeki karşılığı 1.32 dolar. Bu da bizim paramızla 2–2,5 lira eder. Bunu verebilmek için gereken alt yapı var Tarım kanununda. En büyük problem prim eksikliği. Defalarca dile getirdik. Bu ürünü geliştirebilmek ve tanıtabilmek için daha fazla desteklenmesi gerek” dedi.
Dünya Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, “Sokağa çıkıp sorsak zeytin mi daha değerli, altın mı diye herhalde altın daha değerli yanıtını alırız. Altının bir kilosu bin 318 lira. Zeytinin kilosu 5 lira. Bu açıdan karşılaştırdığınız zaman altın daha değerli diyebiliriz. Her şeyi fiyatıyla belirlemek mümkün değil. Sokakta dolaşıp size bir çeyrek altın mı yoksa Ayvalık’ta bir zeytin ağacı mı verelim diye sorsak. Herhalde önceki cevaplar yarı yarıya değişir. Yüzde 99 zeytin ağacını tercih eder” dedi.
25.10.2010
*****
Önce Ayvalık’ı gelip görsünler
Deniz Sipahi/ Hürriyet

Ayvalık’ta üreticiler nöbette… Çünkü zeytincilik yasasını değiştirmek istiyorlar.
Zeytinleri kesip altın çıkarmak istiyorlar. Oysa, Türkiye’de tarım yapılan arazilerin sadece yüzde 2’si zeytinlik… Üstelik kimse de bu bölgede altına karşı değil. İyi de hesap ortada… Zeytin mi, altın mı daha değerli?

Bu yasayı değiştirmek isteyenler gelip Ayvalık’ı gördü mü?
TÜRKİYE, zeytinyağı üretiminde dünya ikinciliğine oynuyor.
750 bin ton zeytinyağı üretimine soyunan bir ülkeyiz.
Giderek festival havasında kutlanan bu etkinliklerin amacı da bu…
İç tüketimi arttırmak…
Türk halkına zeytinyağını tanıtmak, sevdirmek…
Her bölgeyi Ege gibi düşünmeyelim.
Ege mutfağının olmazsa olmazı zeytinyağı; ancak Türkiye’deki kişi başı tüketim hala Yunanistan’ın, İtalya’nın yirmide birleri düzeyinde…
Ayvalık; sektörün öncüsü oldu ve altıncısı düzenlenen “Zeytin Hasat Günleri” sayesinde bilinçlenme biraz daha arttı.
En azından zeytinin altından daha değerli olduğunu anlamaya başladık.
Bu yıl ki, tema da buydu.
“Zeytin altından değerlidir” dendi.
Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer de Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZKK) Başkanı Mustafa Tan da aynı şeyi söyledi.
“Nöbetteyiz, tetikteyiz…” dediler.
Geçimini bu sektörden sağlayan yüz binlerce insanı tedirgin eden gerekçe; zeytincilik kanununun değiştirilmek istenmesi…
Bu yörenin topraklarındaki altına şimdi de göz diktiler.
O güzelim zeytinlik alanlarına…
Türkiye’deki tarım yapılan arazilerin sadece yüzde 2’si zeytinlik…
Ne Gencer, ne de Tan, madenciliğe karşı değil.
Hatta yeraltındaki değerlerimizin çıkarılması gerektiğini düşünüyorlar.
Ancak, bunun bir hesap kitap meselesi olduğunu düşünüyorlar.
Geri kalan yüzde 98’lik bir alan varken; dikkatlerin yüzde 2’lik zeytinliklere çekilmesini anlamlı buluyorlar.
O yüzden gözleri kulakları sürekli Ankara’da…
Buradan açıkça söylüyorum.
Bu yasayı değiştirmek isteyenler gelsinler önce bu zeytinlikleri gezsinler.
Onlarca, yüzlerce yıl dikilen, o güzelim zeytin ağaçlarına kıyabilecekle mi, gerçekten merak ediyorum.
Karşılaştırmayı siz yapın
TARIMLA ilgili bir şey aklıma geldiğinde ilk yaptığım iş “Google”a girmek değil, Ali Ekber Yıldırım’ı aramak.
Çünkü biliyorum ki, herhangi bir arama motorunda oradan buradan alınmış bilgiler, rakamlar vardır.
Ama meslektaşım; Türkiye’nin en iyi tarım yazarı Ali Ekber’de sadece bilgi değil, yaşanmış öyküler de bulunur.
Giresun’a gider, fındıkçının derdini dinler, GAP’a gider üreticinin sıkıntını kaleme alır.
Ege’yi zaten karış karış bilir.
Bakanların bile karşısına çıkmaktan çekinmesinin haklı bir gerekçesi var.
Ali Ekber, yaşayarak görmüştür ve hafızasına yazmıştır.
Boş konuşmaz, zeytini de bilir, susamı da pamuğu da…
Ayvalık’ta öyle bir konuşma yaptı ki…
Aklımdaki bütün soruların cevabını buldum. Sizler için de notlar tuttum.
– Yanı başımızdaki Bergama yakınlarındaki 2 bin yıllık Allianoi göz göre göre çamura, suya gömüldü. İki bin yıllık tarih ve kültür mirası yok ediliyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “çaresizim” diyor.
Çevre Bakanı Veysel Eroğlu, “Alliaoni diye bir yer yok, orası Paşa Ilıcası” demişti. Alliaoni’yi kuma gömdükten sonra, “YÖK’e inceleme yaptırıyoruz, gerçekten Alliaoni varsa koruyacağız” diyor.
Hasankeyf, Ilısu Barajı’na feda edildi. Denizlerimiz kirleniyor, sularımız kirleniyor. Topraklarımız talan ediliyor. Tarım toprakları amaç dışı kullanılıyor. Ovalarımız yok oluyor. Ovalarda domates yerine, pamuk yerine, binalar yükseliyor. Bırakın zeytinciyi… Bilin ki, zeytin altından daha değerlidir.
– Dünyada ortalama 17-18 milyon ton dane zeytin üretiliyor. Yüzde 65-70’i yağ olarak işleniyor. Geri kalanı sofralık… Türkiye genelinde 41 ilde zeytincilikle uğraşan 500 bin aile var. Doğrudan ve dolaylı yaklaşık 10 milyon insanı ilgilendiriyor. Yaklaşık 159 milyon zeytin ağacı var. Yıllık 1 milyon ton dane zeytin üretimimiz var. Yüzde 30’u sofralık, yüzde 70’i yağlık olarak değerlendiriliyor.
– Son iki yıla bakıldığında ortalama 150 bin ton zeytinyağı üretiliyor. Yaklaşık 100 bin tonu içerde tüketiliyor. Kalanı ihraç ediliyor. Zeytin ve zeytinyağı ithalatı yapılmıyor. Zeytin ve zeytinyağının değeri yaklaşık 1 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Körfez Bölgesi’nin ekonomisi yüzde 70 oranında zeytinciliğe dayanıyor.
– Hedefler tutarsa 2014’te zeytin alanı 1 milyon hektara, zeytin ağacı sayısı 180 milyona çıkacak. Sofralık zeytin üretimi 650 bin tona, yağlık zeytin miktarı 2.5-3 milyon tona, zeytinyağı üretimi 750 bin tona, kişi başına zeytinyağı tüketimi 5 kiloya ulaşacak. Sektörün yarattığı değer 3 milyar dolar düzeyinde olacak.
– Türkiye’nin yıllık altın ihracatı ise 1.5 milyar dolar…
Özetle…
Altın rezervi olan ve tükenen bir kaynak; zeytin ise binlerce yıl yaşayan ve ürün veren bir kaynak…
Bana göre de zeytin altından daha değerli…
Müthiş ev sahipliği
AYVALIK’ta müthiş bir hafta sonu geçirdik.
Hem hava güzeldi, hem de zeytin hasadı etkinlikleri…
Bu yıl altıncısı yapıldı, ama her yıl ilgi daha da artıyor.
Bu etkinlikte elbette birçok kurumun ve kişinin katkısı var.
Ayvalık Belediyesi, Ayvalık Ticaret Odası, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi çok emek veriyor.
Bir de unutmamamız gereken kişiler var.
Anadolu Grubu’nun Başkanı Tuncay Özilhan, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da baştan sona etkinliklerdeydi.
Hatta Ana Gıda’nın Yönetim Kurulu’nu pazar sabahı Ayvalık’ta yaptılar.
Bu grubun hem sektöre olan ilgisini gösteriyor, hem de Özilhan’ın Ayvalık’a olan desteğini…
Tabii, Cem ve Ümit Boyner çiftini de unutmamak gerekir.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da müthiş bir ev sahipliği yaptılar.
Bu buluşmalar da etkinliği ayrıca güçlendiriyor.
26.10.2010
*****
Zeytinci nöbette
Nedim Bubik/ Hürriyet
6. Ayvalık Zeytin Hasat Günleri’ndeyiz. Mutluköy’de hasat var. Ve yükselen sesler… Söz, zeytin gönüllüsü, Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer’de. ‘Zeytin Altından Değerlidir’ temasını anımsatıyor, fazla da uzatmıyor:
“Madenciler zeytin alanlarına gözünü dikti. Madencilik Yasası, zeytinciler aleyhine değişirse, zeytinlikler satılır. İki kez direkten döndük. Aksi halde Amerika’daki gibi bir altına hücum yaşanır. Bu hasat günlerini bile yapamayız.”
*
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan da ‘baskın’ bir yasa değişikliğiyle zeytin alanlarının madencilerde teslim edilmesinden duyulan endişeyi dile getiriyor. Tan, bölge insanının nasıl kenetlenip Ankara’da kamp kurduğunu, milletvekillerinin de yardımıyla yasa değişikliklerinin son anda önlendiğini anlatıyor. Zeytinin 500 bin üretici aileyi ilgilendirdiğini, işleme, pazarlama, satış, ihracat gibi kalemlerle rakamın 10 milyonu bulduğunu anlatan Tan, “Zeytinin anavatanı, zeytine sahip çıktı” diyor. Tan, madene karşı olmadıklarını vurgulayarak, “Zeytinlikler tüm ülke topraklarının yüzde 2-3’ünü kapsıyor. Maden önce zeytinlikler dışında aransın” görüşünü dile getirip, noktayı koyuyor:
“Hep tetikteyiz, hep nöbetteyiz…”
Ve Ali Ekber Yıldırım… ‘Tarım’ denilince akla ilk gelen gazeteci ve yazar. Rakamlarla altını ile zeytini anlatıyor ve şöyle diyor:
“Altın, rezervi olan ve tükenen bir kaynak. Zeytin ise binlerce yıl yaşayan ve ürün veren. İdeal olan, yerin altındakini de üstündekini de insanlık yararına değerlen-dirmek. Fakat bu her zaman
mümkün olmuyor. Madenci-lik, zeytine, doğal yaşama, çevreye, biyoçeşitliliğe
ciddi zarar verebiliyor. Bu durumda tercih yapmak gerekiyor. Bu tercihi de in-
sanlık için yararlı olandan yana yapmak en doğrusu. Hem ekonomik olarak, hem de yaşam için yerin üstün-deki, yerin altındakinden daha değerli. Yani zeytin altından daha değerli.”  
Hayat ağacıyla yaşayanlar
Zeytin Hasat Günleri, birçok eski dostla buluşmayı da sağlıyor. Gazeteci arkadaşım Celal Başlangıç da oradaydı. ‘Trilye’den Derik’e Adatepe’den Yusufeli’ne Hayat Ağacıyla Yaşayanlar’ adlı bir kitabını imzaladı. Komili ve Ana Gıda’nın katkısıyla oluşan kitabın fotoğrafları Tolga Sezgin’den. Başlangıç, zeytinin izini sürmüş. Uçaklar dışında 7 bin 500 kilometre yol gitmiş. 100’den fazla kişiyle konuşmuş. Yaklaşık 70’i de kitapta zaten. Ellerine sağlık.  
Ayvalık kenetleniyor
Hasat etkinliklerinde kaymakamlık, belediye, restoranlar, oteller örnek işbirliği yapıyor. Ayvalık Ticaret Odası öncülüğündeki etkinlik her yıl giderek, kenetlenme modeli oluşturuyor. Rahmi Gencer ve ekibi gerçek hasat gönüllüleri. Bu yıl yenilenen Ortunç Club da çok özeldi. Orhan Tunç, sanatçı kimliğini tesise yansıtmış. Ve bu denli güleryüzlü personeli bir arada görmek çok güzeldi. Ümit-Cem Boyner’in ev sahipliği de görülmeye değerdi. Hepsine teşekkür edip, Gencer’in geleneksel dileğiyle noktalayalım:
“Zeytin ağacı gibi uzun ömürlü, zeytin tanesi kadar bereketli, zeytinyağı kadar sağlıklı yaşam dilerim.”
26.10.2010
*****

Hasat yapmaya gidiyoruz
Deniz Sipahi/ Hürriyet

BUGÜN Ayvalık’tayız.
Her yıl olduğu gibi Ayvalık Ticaret Odası ve Ayvalık Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Ayvalık Zeytin Hasat Günleri”ne katılacağız.
Neler mi yapacağız?
Bu sefer ki etkinlikler için Mutluköy seçilmiş.
Önce zeytin hasadı yapacağız; hep birlikte zeytin toplayacağız.
Ardından “Zeytin Altından Değerlidir” temalı bir söyleşiye katılacağız.
Değerli dostum, meslektaşımız Dünya Gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım ve UZZK Başkanı Dr. Mustafa Tan birer konuşma yapacak.
Ayvalık Cunda’daki restoranlar bu etkinliğe her zaman destek veriyor.
Yerel lezzetleri, Ayvalık’a özgü yemekleri bu buluşmada bizlerle paylaşıyor.
14’ü yine Mutluköy’de olacak.
Celal Başlangıç’ın yazdığı “Anadolu’da Zeytin ve Zeytinyağı İnsanları – Hayat Ağacı ile Yaşayanlar” adlı kitabın da sunumu yapılacak.
Akşamında da TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ve Cem Boyner’in evlerinde verdiği davetle gecenin finali yapılacak.
Ayvalık’ın öncülüğünde başlayan bu etkinlikler; Türkiye’de yeni bir dönemin kapısını açtı.
İtalya’da, İspanya’da yapılan benzerleri sayesinde bu hasat günleri bir festivale çevrilmiş durumda.
Festivaller de turizmi canlandıran en önemli organizasyonlar…
Ayvalık’ta gelenekselleşen bu hasatlar; dilerim gelecek yıllarda Avrupa’dakilere benzer bir havada kutlanır.
Coğrafi işaretleme daha da öne çıkacak
HASAT günlerinin gerçekleştirilmesindeki en büyük katkılardan birini Ayvalık Ticaret Odası yapıyor.
Başkan Rahmi Gençer, gerçekten bu sektöre gönlünü koymuş biri…
Türk Patent Enstitüsü’nden coğrafi işaretleme alınması aşamasında Gençer, büyük bir mücadele verdi.
Çünkü Gençer, markalaşmanın ne anlama geldiğini çok iyi biliyor.
Ayvalık sızma zeytinyağı, Girit ve Toskana’nın yağları gibi kalitesiyle, tadıyla ünlü bir zeytinyağı…
Ben coğrafi işaretlemenin önümüzdeki yıllarda çok daha ön plana çıkacağını düşünüyorum.
İtalya ve İspanya, elbette Fransa bu konuyu uzun yıllar önce gerçekleştirmiş ülkeler…
Bugün tüketiciler şarap, zeytinyağı gibi önemli ürünlerin hangi bölgelerden geldiğiyle daha fazla ilgileniyor.
Bu gerçek Türkiye için de geçerli…
Örneğin; bağcılıkta Denizli’nin Güney’i bu konuda geç kalmamalı…
Şarap otoriteleri; Güney’in İtalya ve Fransa’nın ünlü bağlarıyla yakında yarışacağını söylüyor.
Bu bir terroir işi…
Yani toprak ve iklim…
Ne kadar insan eli değerse değsin; bu iki faktör birleşince, yapacak çok fazla şeyiniz kalmıyor.
Aynı şey zeytin ve zeytinyağı için de geçerli…
Ayvalık ve çevresinin; Körfez’in zeytinyağı çok farklıdır.
Aroması, bıraktığı tadı…
Her şeyi çok farklıdır.
Rahmi Gençer ve ekibinin mücadelesi de işte buydu.
O yüzden zeytinyağının “menşei”ni belirtmek ve pazarlama stratejisini buna göre belirlemek çok daha doğruydu.
Hasat günlerinin çıkışı da işte böyle bir fikirden geliyor.
Çok da doğruyu yapıyorlar.
Kim “zeytinyağı” diye düşünürse; aklına hemen “Ayvalık” gelmeli…
Mücadeleyi kazanmak kadar sonrası da zor…
Çünkü, üreticiye sertifika vereceksiniz, ambalajlama aşamasına kadar ürünü takip edeceksiniz.
Bu da yetmeyecek; ortak bir pazarlama gücüyle yurtiçinde, yurtdışında bayrağınızı en tepeye dikeceksiniz.
Kolay değil…
Ama bir yerden başlamak gerekiyor.
O yüzden Ayvalık Ticaret Odası’nın, Belediyesi’nin, üreticilerin ve elbette büyük katkısı olan Rahmi Gençer’i unutmamak gerekir.
Yolun başındayız ama
Rahmi Gençer diyor ki:
“Coğrafi işaretlerin artması Türkiye’nin yararına. Ne kadar çok artarsa Türk zeytinyağı o kadar tanınır, rekabet edebilir. Biz diğer bölgeleri de bu konuda destekliyoruz…”
O yüzden Ayvalık’ın başarması önemli…
İspanya’da 20, Fransa’da 7, İtalya’da 38, Yunanistan’da 25, Portekiz’de 6 “coğrafi işaret” var.
Türkiye’de zeytin kültürü en az bu ülkelerdeki kadar var.
Hatta daha eskilere dayanan bölgeler de var.
Ayvalık da bunlardan biri…
23.10.2010
*****
Zeytin Hasad Günleri’nde ‘altın’ korkusu neden yaşandı?
Şelale Kadak/ Sabah

Türkiye tabii ki yer altı zenginliklerini yer üstüne çıkarsın. Doğaya zarar vermediği sürece kimsenin buna bir itirazı olamaz. Ama madenleri güzelim zeytin ağaçlarının altında aramak için kanun değiştirmeye teşebbüs edince herkes ayağa kalkıyor.
İşte biz bu yıl 6’ncısı düzenlenen Ayvalık Hasad Günleri’nde zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin gündeme getirdiği bu sorunla karşılaştık.
Hasad günlerini düzenleyen Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer de Ulusal Zeytin, Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan da zaman zaman Zeytin Kanunu’na dokunulmak istendiğini ancak bunu başaramayınca bazı lobilerin Madencilik Kanunu içinde Zeytin Kanunu değiştirmeye uğraştığını söylüyor.
Zeytin ağacının olduğu bölgelere yüzlerce hatta binlerce yıl hayat verdiğini bilmeyen yok sanırım. Ne yaparsanız yapın, en fazla yer altındaki bir madenden on yıl gibi belirli bir süre gelir elde edebilirsiniz. Yani aslında ben o madenleri çıkartmayı düşünen, hayal eden girişimcilerin, yatırımcıların da zeytin ağacını feda edeceklerine inanamam.
En azından böylesine güçlü sektör temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve gönüllü aktivistler olduğu sürece, zeytin ağaçlarının altında başta altın olmak üzere değerli madenlerin aranmasının mümkün olamayacağını düşünüyorum. Yani yine, her zaman olduğu gibi ‘iyimserim’.
Gelelim ‘Zeytin altından değerlidir’ sloganının altında yatan gerçeklere. Zeytin ve zeytinyağı ile uğraşan aile sayısı 500 bin olsa da 10 milyon kişiyi ilgilendiren bir sektörden söz ediyoruz. Yaklaşık 159 milyon zeytin ağacı var ve Türkiye’nin yıllık zeytin üretimi 1 milyon ton dane. Zeytinyağı üretimi de 150 bin ton. İçeride tüketilen zeytinyağı miktarı 100 bin ton, kalanı da ihraç ediliyor. 1 milyar dolarlık bir pazardan söz ediyoruz yani. Kişi başına zeytinyağı tüketiminin1 kilodan 5 kilolara çıkacağı günlerin uzak olmadığı söyleniyor ve tabii ki pazarın büyüklüğünün de yakın bir gelecekte 3 milyar dolarlara ulaşması bekleniyor.
İşte bu nedenle Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer’in girişimleri ve Ayvalık’ın Kürşat Ailesi gibi önde gelen zeytinci ailelerinin destekleri önemli. Bünyesinde Komili’yi barındıran ve zeytinyağı üretiminde giderek büyüyen bir pazara sahip olan Anadolu Endüstri Holding’in önümüzdeki hasadlara daha büyük destek vermesi halinde zeytincilerin sırtının yere gelmeyeceğini düşünüyorum.
Özilhan ABD’lileri getirdi!
Tuncay Özilhan Ana Gıda’nın yönetim kurulu toplantısını Ayvalık’a taşımıştı. Ana Gıda’nın Amerikalı ortağı fon yönetim şirketi Bedminster Capital’dan Ron Drake de hasada gelmişti. Biz de Ron Drake’nin ağzından, hem zeytine ve zeytinyağı sektörüne girdikleri, hem de Anadolu Grubu’na ortak odukları için ne iyi bir iş yaptıklarını duyma fırsatı yakaladık.
Komili, Türkiye’nin ilk çekirdeksiz sızma zeytinyağının tanıtımını da hasad günlerinde gerçekleştirdi.
Bu yıl markaların ürün çeşitlemesinde ve ambalajlarda kendilerini çok geliştirdikleri dikkatimi çekti. Edremit’e uçarak Ayvalık’ı İstanbul’a daha da yakınlaştıran Borajet’in Nar markası mesela bunlardan biriydi.
Bu arada belirtmeliyim ki hasad günlerinin en keyifli ev davetini vermek de yine TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ve eşi Cem Boyner’e düştü. Mükemmel ev sahipliği yaptıkları davetli sayısı 250’nin üzerindeydi.
26.10.2010

Sofralardaki altın: Zeytin
Özlem Dalga/ Habertürk

Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen 6. Ayvalık Zeytinyağı Festivalinde  “Neden zeytin altından kıymetlidir” başlığı tartışıldı. Rakamlara bakıldığında altının onsu bugün itibariyle 1330 dolar zeytin’in kilosu 5 bin lira diyebilirsiniz. Ama Ulusal Zeytin Konseyi Başkanı Mustafa Tan’ın verdiği bilgilere göre kabaca hesaplandığında altın madeni yılda 10 milyar dolar getirse de ömrünü 10–15 yılda tüketiyor oysa son rakamlara göre yılda 1 milyar dolar kazandıran zeytin sektörü ölümsüz yani 6 bin yılla çarpmamız gerekiyor. Festivale katılan fikir liderleri zeytinin değerini oldukça yaratıcı bir şekilde tartıştılar.   “Altın mı zeytin mi değerli” sorusuna festivalde konuştuğum fikir liderlerden gelen cevaplar…
VOB Başkanı Işınsu Kestelli
“Maden çalışmaları Avrupa Birliği çevre standartlarına uygun yapılması gerektiğini düşünüyorum. Yeraltını madeni çıkaralım derken yer üstündeki nimetlerden vazgeçemeyiz.
Ege İhracatçılar Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli
“Son 8 senede 80 milyon zeytin ağacı dikildi ama bunun meyve vermesi 7–8 senelik zahmetli bir süreç. Bir taraftan Türkiye yeni diktiği ağaçlarla iki sene içerisinde dünyadaki en büyük ikinci üretici olacak. 4–5 milyar dolarlık bir sektör olacağız ve tamamı yerli ürün olan bir sektör olacağız.”
Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan
“Tabiî ki zeytin altından değerlidir. Çünkü zeytin yüzyıllardır bu bölgenin bir varlığı…10 milyon insanın geçim kaynağı olmasının yanı sıra tabiatın çevrenin korunmasında çok önemli bir etken. Altın başka yerlerde aranabilir bulunabilir. Aslında altın madeni 10–15 yılda ömrünü tüketirken. Zeytin ölümsüz.”
Boyner Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner
“Altın gibi kıymetli bir madenin karşısında değerle ölçtüğünüz zaman başa çıkacak başka bir emtia yoktur. O yüzden ben zeytin ağaçları ve zeytin âşıkları tarafındanım.”

Dünyada ortalama 17–18 milyon ton dane zeytin üretiliyor
Yüzde 65-70’i yağ olarak işleniyor, geri kalanı sofralık
Türkiye genelinde 41 ilde zeytincilikle uğraşan 500 bin aile var
Doğrudan ve dolaylı yaklaşık 10 milyon insanı ilgilendiriyor
Türkiye’de yaklaşık 159 milyon zeytin ağacı var.
Zeytin ve zeytinyağının değeri yaklaşık 1 milyar dolar
Zeytinyağı üretimi 150 bin ton. 100 bin tonu iç kalanı dış pazara
Zeytin ve zeytinyağı ithalatı yapılmıyor.
Tarım Bakanlığı 2014’de 1 milyon hektar zeytin alanı hedefliyor
Zeytin üretiminde hedef 650 bin ton, zeytinyağında 750 bin ton
2014’de kişi başı zeytinyağı tüketiminin 5 kiloya ulaşması bekleniyor
Zeytincilik sektörünün 3 milyar dolar seviyesine çıkması bekleniyor
SOROS BİLE TÜRKİYE’DE ZEYTİNE YATIRIM YAPIYOR
Ünlü yatırımcı George Soros’un da ortaklarından olduğu Bedminister Capital Management LLC Yönetim Kurulu Başkanı Ronald O. Drake, Anadolu Grubu Başkanı Tuncay Özilhan ile ilk defa Türk basının karşısına çıktı. Komili Fabrikasında düzenlenen sohbet toplantısında dinleme fırsatı bulduğum Drake, Bedminister Capital’ın Yudum Gıda da sağladığı başarıyı Komili de sağlamayı hedefliyor. Drake,” Bedminister Capital olarak Türk yağ üreticisi Yudum Gıdayı beş yılsonunda büyüterek National Bank of Kuwait Capital Private Equity’e sattık. Anadolu Grubu ile amacımız Ana Gıda’yı bölgede birinci oyuncu haline getirmek. Sonra Ana Gıdayı halka açmak. Bunun hızını şimdiden söylemek zor ama ortalama 3–4 yıl içimde olur” diye hedeflerini özetledi. Ronald Drake’e göre Komili şimdiden Türkiye’nin bir numaralı zeytinyağı markası.  Ortakları Anadolu Grubu ile birlikte Komilinin 1.sıradaki konumun korumak ve geliştirmek için yola koyulmuşlar. Pazar günü takım elbiseyle gördüğüm Drake, 2011 hedefleri için Pazar günü böyle güzel bir havada Yönetim Kurulu yapıyor olmamız bu hedefte ne kadar ciddi olduğumuzu göstermiyor mu dedi. Anadolu Grubu Başkanı Tuncay Özilhan, “Daha önce Efes Breweries İnternational da ortak olduğumuz Bedminister Capital Management Ana Gıda’nın yüzde 45 ortağı olarak hiç de sessiz ortak değiller. Yönetim Kurullarını düzenli yapıyoruz. Yurtdışı bira yatırımlarında zaten çok iyi anlaşmıştık şimdi bir vaha olan Ayvalık’ta tekrarlıyoruz.” dedi. Dünyaca ünlü milyarder George Soros’un ortak olduğu 320 milyon dolarlık büyüklüğe sahip olan Bedminister Capital Türkiye’de altın yerine zeytine yatırım yapıyorsa zeytinin Türkiye için önemini bir daha düşünmekte fayda var.
26.10.2010
*****
Altın zeytinle yarışamaz
Selamettin Bayındır/YeniAsır

İki haftadır gözlerimize ve ruhumuza ziyafet çekiyoruz yemyeşil zeytin alanlarının uçsuz bucaksız görsel dünyasında.
İstanbullu entel dantel meslektaşlarımız Akhisar Zeytin Şenliği’ne iltifat etmemişlerdi. Bu kez Ayvalık’ta buluştuk. “Rakı, balık, Ayvalık” tekerlemesi bir kez daha öne çıktı.
Gelenekselleşen hasat şenliğinde “Zeytin altından kıymetlidir” teması işlendi.
Son dönemde altıncılar zeytin arazilerine göz dikti. Kaz Dağları’ndaki ve Körfez’deki zeytinliklerin altında altın cevheri gömülüymüş. Buralara dalmak istiyorlar.
Zeytin alanlarını koruyan bir yasa (3573) var. Zeytin alanlarında ve çevresinde yapılaşmayı, maden aramalarını filan yasaklıyor. En az 3 kilometrelik bir mesafe konmuş. Çoğu yabancı ve güçlü sermayeye dayalı altın şirketleri, bu yasağı delmeye çalışıyor.
Neymiş, altın zeytinden değerliymiş.

700 YILLIK ÖMÜR
İzmirli meslektaşımız Ali Ekber Yıldırım, bu değerlendirmenin yanlışlığını rakamlarla anlattı. Bir altın madeninden en fazla 10 milyar dolarlık altın çıkarılabiliyor. Malum bir defaya mahsus bu iş. Oysa zeytin ve zeytinyağından yılda 1 milyar liralık değer elde ediyor Türkiye. Yarın bu rakam 1.5 milyar, 2 milyar olacak ve de bu hasıla yüzlerce yıl tekrarlanacak. Unutmayalım ki bir zeytin ağacının asgari ömrü 700 yıl.
Zeytin maddi olduğu kadar manevi değerlere de sahip. Doğadan gelen saflığı ile binlerce yıldır insanlığın ve barışın simgesi olmuş. 500 bin aile zeytin tanesinin akıttığı alın terinden besleniyor.
Zeytinlikler ülkemizin akciğeri. İsviçre Alplerinden sonra en yüksek oksijen ortamını barındırıyor Kaz Dağları ve Körfez bölgesi. Türkiye’nin sadece yüzde 3’ü zeytinlik… Kalan yüzde 97 yetmiyor mu altın aramaya?

NÖBET ZAMANI
Salt sektörün değil hepimizin uyanık olması, nöbet tutması gerek madencilerin oldu bittisine karşı. Çevre sicilimiz iyi değil ama bu kez IOC Uluslararası Zeytin Konseyi’ni ve dünya çevrecilerini de arkamıza alarak başarılı bir sınav verebiliriz.
Hasat şenliğinde, Efes Pilsen’le büyüyen Anadolu Grubu’nun Başpatronu Tuncay Özilhan’la karşılaştık sık sık. Sorunları bir de onun ağzından dinledik. Komili ve Kırlangıç’ı satın alarak sektörün en büyüğü haline gelen Tuncay Bey’e göre, öncelikli sorun iç tüketim yetersizliği. Rakamlar gerçekten içler acısı. Kişi başı tüketim 1 kilo 600 gram. Bu da Ege ve Marmara’nın eseri… İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu’da zeytinyağı tüketimi yok denecek kadar az. Zeytinyağının altın sıvı diye anıldığı İspanya’da kişi başı tüketim 24 kilogram. Yunanlı 16, İtalyan 14 kilogram zeytinyağı tüketiyor.

DUA ÇOK GÜZEL
Bir de ithal sorunu var. Zeytinyağı fabrikatörü dış müşterisinin istediği miktarı ve kaliteyi sürekli tutabilmek için zeytin ithaline ihtiyacı var. İthalat resmen yasak değil. Yüzde 40 vergisi var. Yani Devlet zeytin ithalatını değil de zeytinyağı ihracatçısının dünya ile rekabet etmesini yasaklıyor.
Ayvalıklıların zeytin duası var. Boynerlerin malikanesinde Cem Bey ile Ayvalıklı eşi, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in verdikleri partide de tekrarlandı.
Zeytin ağacı kadar uzun ömürlü, zeytin tanesi kadar bereketli, zeytinyağı kadar sağlıklı ömür diliyor Ayvalıklılar.
27.10.2010

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

Zeytin ve Zeytinyağı: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler