Süt ithalatı…

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Süt ithalatı…

14 Ekim 2010

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Eki 14, 2010

Birkaç gündür okurlar soruyor; “Ali bey, süt ithal edilecekmiş doğru mu?”
‘Doğru’ yanıtını alınca tepkileri çok farklı oluyor.
Soruyu soran çiğ süt üreticisi ise; “desenize battık,hepten yok olduk” diyor.
Süt hayvancılığına yeni yatırım yapmış veya yapmayı düşünen girişimciyse; “ o zaman bize niye sıfır faizli kredi verip yatırım yaptırıyorlar” diye söyleniyor.
Bazı okurlar ise öfkesini bizden çıkarıyor. Sanki ithalat kararını biz vermişiz gibi, kızgın ifadelerle ağzına geleni söyleyip telefonu kapatıyor.
Hiç kimse çiğ süt ithal edileceğine inanmak istemiyor.
Fakat ortada da ithalatı öngören Bakanlar Kurulu Kararı var.
Resmi Gazete’nin 6 Ekim 2010 tarihli sayısında yayınlanan “Bazı Tarım Ürünleri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında Karar”a göre, 31 Aralık 2010’a kadar 2 bin 500 ton süt ve krema, 2 bin ton tereyağı gümrüksüz ithal edilmesi öngörülüyor. Aynı kararla 9 bin ton soya yağı, 9 bin ton ayçiçeği tohumu, aspir veya pamuk tohumu yağları, ve daha bir çok bitkisel yağın sıfır gümrükle ithalatına da izin veriliyor.
Bu ürünler yıllardır büyük oranda ithal edildiği için kimseyi şaşırtmıyor.
Dikkat çekici ve ibret verici olan süt ithalatına izin verilmesidir. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye ilk kez süt ithalatına izin veriyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürü Muzaffer Aydemir, HaberTürk Gazetesi’ne yaptığı açıklamada,” Açılan ithalat kotası süt ve karşılığı süt tozu içindir. Bu konuyla ilgili bilgiye sahip olan Dış Ticaret Müsteşarlığı’dır. Ama gelecek olan sütün sağlığı ile ilgili kimsenin şüphesi olmasın.Biz örneklerini alıp gereğini yaparız.”
Koruma Kontrol Genel Müdürü Muzaffer Aydemir, ithalatın yapılacağını doğruluyor. Hatta ithal edilecek sütün sağlığı konusunda şüphe duyulmamasını çünkü kendilerinin gerekli denetimleri yapacaklarını söylüyor.
Yakın zamanda bakanlığın nasıl denetim yaptığını herkes gördü. 2009 denetimleri açıklanırken önce bebek mamalarında ağır metal kurşun tespit edildiği açıklandı. Sonra yanlış bir anlama olduğu bebek mamalarında ağır metal olmadığı duyuruldu. Denetim konusunda bakanlığın güvenilirliği ne yazık ki zayıf.
İthalata gelince, denilebilir ki, yılda 11-12 milyon ton çiğ süt üreten Türkiye’ye 2 bin 500 ton süt ithal edilse ne olur, edilmese ne olur?
Unutulmamalı ki, ithalatla ilgili kararlar hep böyle küçük ve sembolik miktarlar ile başlar. Deyim yerindeyse önce küçücük bir delik açılır. Sonra delik büyütülür ve kapılar sonuna kadar açılır.
Canlı hayvan ithalatı da böyle başlamadı mı?
İlk ihale sadece 4 bin 25 tonluk canlı hayvan ithalatını kapsıyordu. Sonra peş peşe ihaleler yapıldı. Et ve Balık Kurumu sıfır gümrükle ithalata başladı. Sonra ithalat ihalesi 50 bin tona kadar çıktı. Bakanlar Kurulu, 100 bin ton canlı hayvan ithalatının sıfır gümrükle yapılması yönünde karar aldı. Toplamda ithalat izni kısa zamanda 120 bin tonu aştı. Daha da devam ediyor.
Yetmedi, besilik hayvan ithalatına kapı açıldı. O da yetmedi, özel sektöre ithalat yetkisi verildi. Gümrük vergisi canlı hayvan ithalatında önce yüzde 135’ten yüzde 40’a sonra yüzde 30’a düşürüldü. Bu da yetmedi yıllar sonra karkas et ithalatına izin verildi. Özel sektörün ithalat yapması için gümrük vergileri düşürüldü. Yaklaşan kurban bayramı öncesinde kurbanlıkların da ithal edilmesine karar verildi.
Önemsizmiş gibi görünen 4 bin 25 tonluk ithalatla açılan kapı sonuna kadar açılmış oldu.
Bütün bu kararlar alınırken bu işin sonunun çiğ süt ithalatına varacağını defalarca yazdık, televizyon programlarında dile getirdik. Kimse inanmadı.İnanmak istemedi. Fakat sonunda korkulan oldu ve 2 bin 500 ton sütün ithalatına izin çıktı. Bunun devamı mutlaka gelecektir.
Damızlık inek, kasaplık sığır, besi hayvanı, kuzu, koyun, kurbanlık büyük ve küçükbaş hayvan, karkas et ve en nihayetinde çiğ süt ve tereyağı ithal ediliyorsa, hükümetin hayvancılık politikası resmen iflas etmiştir. Bunun birinci derecede sorumlusu bu politikanın yürütücüsü olan Hükümet ve Tarım ve Köyişleri Bakanı ve bürokratlarıdır. Atılan her adım, verilen her kuruş destek ithalata gidiyor. Bu tabloyu değerlendirenler haklı olarak soruyor, Tarım Bakanı istifa etmek için daha neyi bekliyor?
Çiğ süt konusunda sorun sadece ithalat kararının alınması değil. En az ithalat kadar tehlikeli bir süreç yaşanıyor. Son dönemde yem fiyatının yüzde 15-20 oranında artması ile yem ile süt fiyatı başa baş noktaya geldi. Üretici bir litre süt satarak ancak bir kilo yem alabiliyor. Böyle dönemlerde üretici süt hayvanını kesime götürüyor. 2007-2008’de de böyle olmuştu. Yaklaşık 1 milyon süt hayvanı kesime gitti. Bugün yaşanan krizin temelinde  o dönemde süt hayvanlarının kesime gitmesidir. Önlem alınmazsa bir kez daha süt hayvanları kesime gidecek. Et üretimi geçici bir dönem artacak. İthalatla düşürülemeyen et fiyatı belli bir süre düşecek. Fakat, daha sonra bugünden daha büyük bir et krizi yaşanır. İthal ete muhtaç olan Türkiye, ithal süte de muhtaç olur.
Yem firmalarının yöneticileri, hammaddeleri büyük oranda ithal ettiklerini fiyat artışının bundan kaynaklandığını söylüyor. Fakat, ithalat yapmayan yem üreticileri de yaşanan  kriz ortamından yararlanarak fiyat yükseltiyor.
Özetle, süt üreticisi korku ve endişe içinde. Çiğ süt ithalatına izin verilmesi ve yem fiyatındaki artış üretimi ve üreticiyi tehdit ediyor. Türkiye yeni ve daha büyük bir et krizine sürükleniyor.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. suat çelilel 14 Ekim 2010 - 02:30 - Yanıtla

    Türkiye Cumhuriyeti ilk kez veteriner hekim bir tarım bakanı gördü ve ilk kez et ve süt ithalatınıda bu dönemde gördü.Bu cumhuriyette görülen ilk ihanet ve delalettir.bu programı yapan tarım bakanı,bunu onaylayan bakanlar kurulu derhal istifa etmelidir.

  2. ünal örnek 14 Ekim 2010 - 04:28 - Yanıtla

    Etteki ithalat hatası süttede yapılıyor, bu politikayı uygulayanlar büyük bir yanlış yapmaktadırlar. Yıllar önce Et- Balık Kurumu’nu yok etmek isteyen, SEK’i yok eden bir politika ile nerelere geldiğimiz ortadadır. Ne oldu et fiyatları düştümü? Hayır Tabii ki birileri bu işten çok karlı çıktı, Bu gün gibi ortada görünüyor. Ayni durum şimdi süt içinde söz konusudur.O kadar süt ve hayvancılık ile ilgili örgüt kurduruldu. Onlar bu uygulamadan memnunlar mı? Süt konseyi bu konu ile ilgili ne yaptı? Bilinmelidir ki susmak bu uygulamaları desteklemektir.
    Ette olduğu gibi bu konudaki gelişmeleri ileri ki günlerde daha da net göreceğiz. Üretici örgütlerinin pazardaki gücünün olmadığı bir ortamda olacaklar ortadadır.
    1980 sonrası devlete ait kuruluşlar kapandıktan sonrası hani özel sektör verimli çalışacaktı? Et ve sütte politikalarında gelişmenin önü açılacaktı.
    İskandinav ülkelerinde süt ve et pazarının büyük bir kısmına üretici örgütleri hakimdir. Piyasanın en büyük denge unsurlarıdır. Diğer gelişmiş ülkelerde ve AB ülkelerinde de resim farklı değildir.
    Bu yanlış uygulamaların bedelini ağır ödeyeceğimiz şimdiden bilinmelidir. Et ve sütteki yanlış politikaların sorumlusu, kamu kurumlarını kapatan, yerine üretici örgütlerini ikame etmeyen ve pazarı tümüyle özel sektörün insafına ve hatta yabancı sermayenin beklentilerine bırakan dün ve bugünkü zihniyetlerdir. Lütfen artık gerçekleri görelim. Kendimizi kandırmayalım. kırsal kalkınmanın köşe taşlarından biri olan hayvancılıkta yapılacak hatalar ile ülke kalkınmasına zarar verilecek, ayrıca sağlıklı bir toplum yaratmanın ön koşullarından biri olan hayvansal gıda güvenliğimiz ve üretimimiz tehlike altına girecektir.

  3. murat kocaman 14 Ekim 2010 - 15:04 - Yanıtla

    Merhaba Ali Ekber Bey,
    Yazınıza ilave olarak şunu ifade etmek istiyorum. Şu anda süt firmaları süt tüketiminin az olduğunu, stoklarının çok arttığını ve Türkiye’de üretimin fazla olduğunu söylüyorlar.
    Bunun sonucu olarak süt fiyatlarının bir sonraki dönemde düşeceğini ifade ediyorlar. Özetle daha şimdiden stoklarımız çok süt fiyatlarını düşüreceğiz diyorlar ve ithal süt gelişi ile piyasanın üretici boyutunda ne olacağı çok endişeli olarak görünüyor.

  4. sarıkız 14 Ekim 2010 - 16:11 - Yanıtla

    Özel sektöre ithalat izni geldi ve binlerce hayvan Türkiye ye girip kesildi.Halkıma ucuz et yediricem bahanesiyle açılan kapılar maalesef ithalatçıya rant sağlamaktan başka hiçbir işe yaramadı.Siz kapılar açıldıktan sonra bırakın 12 tl yi 20 tl ye kıyma satabilen veya alabilen gördünüz mü?.Maalesef halkımız ithal etide yerli fiyatına yedi,artan yem fiyatlarıyla üretici batmamakla uğraşırken fırsatçılar bundan %100 rant sağladı.Hani et ucuzlayacaktı hani marketlerde ucuz et satılacaktı.Etin gelişi ucuz ama alanın cebini yakıyor satanında cebini dolduruyor.

  5. Mehmet Yüksel 14 Ekim 2010 - 16:49 - Yanıtla

    Olaylara biraz yukarıdan bakmakta fayda var. Amaç aşama aşama köylüyü bitirmektir. Bunda da belirli mesafeler kaydedildi ve yola devam edilmektedir. Önce kuş gribiyle tavukçuluk yok edildi. Şimdi hayvancılık bitiriliyor. Üstüne süt ve süt ürünleri ithalatı serbest bırakılıyor ki önce sütçülük bitsin sonra da besiciliğin köküne kibrit suyu dökülsün. Sırada ne mi var? Tabi ki hububat. Hatta başladı bile bakınız yağlı tohumlarda serbest bırakılmış. Arkasından buğday, arpa, mısır vb. gelecek. Geriye kalacak şeker pancarı. Merak etmeyin nişasta bazlı şeker kullanımı da % 15’e çıktı. Yani pancar da unutulmuş değil. Anlayacağınız hızla yola devam ediliyor. Peki bütün bunlar neden yapılıyor? Çünkü AB’ye girmemizde önümüzdeki en büyük engel tarım ürünleri ve yarı mamül ürünlerin “Gümrük Birliği” dışında tutulmasıdır. Bunlar gümrük birliğine alınsa, üretici isyan eder. İsyan çıkmaması için ortada üretici olmamalıdır. O zaman da üreticiyi bitirmek lazım. Tıpkı şu an ki uygulamada olduğu gibi. Daha açık anlatalım: Hani bir Milli Eğitim Bakanı demişti ki: “Öğrenciler olmasa eğitimi yönetmek ne kadar da kolay olur!” Şimdi bu tarımda uygulanıyor. “Tarımsal üretim olmazsa üreticinin isyanı da olmaz” politikası adım adım uygulanıyor. Bugün gazetelerde okumuşsunuzdur, CHP, Cumhurbaşkanlığının, Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu davetiyesinde kusur bulmuş. Daha önce de türban / baş örtüsü deyip duruyorlardı. Millet bunlardan bıktı. Köylü bitiriliyor. Ama ne CHP’nin, ne de diğer muhalefet partilerinin gıkı çıkmıyor.

  6. şahin ferhat 15 Ekim 2010 - 10:44 - Yanıtla

    SAYIN HÜKÜMET VE TARIM BAKANIMIZ MAAŞALLAH İTHALAT FİRMALARINA GÜZEL KIYAK YAPIYORLAR.BİR SÜRÜ HAYVAN GELDİ NİYE FİYATLAR DÜŞMEDİ.ÇÜNKÜ GELEN MALLAR AZAR AZAR PİYASAYA SÜRÜLÜYOR FİYAT DÜŞMESİN DİYE.AMAÇ MİLLET UCUZ ET YRSİN DEGİL.AMAÇ İTHALATÇI FİRMA ÇOK UCUZA ALSIN PAHALIYA SATSIN.BU İNSANLAR BU HÜKÜMETE GÜVENİYOR AMA HÜKÜMET İHANET EDİYOR BU İNSANLARA. YAZIKLAR OLSUN.ÜÇ DÖRT İTHALAT FIRMASINA KARŞILIK SATTINIZ KÖYLÜYÜ.

  7. ahmet uzun 16 Ekim 2010 - 17:38 - Yanıtla

    çiğ süt üreticilerinin kesinlikle kendi fabrikalarını kurmaları gerekmektedir. 5-10 köy biraraya gelip kendi peynir tesislerini kurmalıdır ve çiğ sütü bekleme ve satma süresi daha uzun olan paynire dönüştürmelidirler. böylece emeklerinin karşılığını alabilirler. 17 milyon köylerde yaşayan insan var türkiyede. amaç bu rakamı 3-4 milyona düşürüp topraksal üretimi en aza indirip insanları tamamen bağımlı hale getirmektir. ben şehirdeyim. her kime tarım haayvancılık çiftçilik desem herkes deli muamelesi yapıyor… kusra bakmayın ama böyle başa böyle tarak…!!!

  8. SELIM VATANSEVER 18 Ekim 2010 - 06:08 - Yanıtla

    TÜRK CIFTCISI BIRLIK OLUP KOBILESMELI LOBILESMELI
    CIFTCI EMEGINE ALMALI
    TÜTCAR CIFTCIYE KANDIRIYOR’
    SIYASETCILER CIFTCIYE YARDIMCI OLMUYOR

Hayvancılık: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler