Hayvancılıkta soruna güncel yanıt aramaktan kurtulmak için…

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Hayvancılıkta soruna güncel yanıt aramaktan kurtulmak için…

31 Ağustos 2010

·

Tarım Dünyası

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Ağu 31, 2010

Osman AROLAT / Dünya Gazetesi
Bir süredir süt ve et konularında yaşadığımız sorunlar nedeniyle hayvancılık konusunu  sık sık tartışma gündemimize alıyoruz. Tarım bakanlığının aldığı önlemleri değerlendiriyoruz. Bir süre önce süt fiyatları tartışmasını yaptık, onu et fiyatlarındaki artış nedeniyle Et Balık Kurumu’na verilen et ithalatı izledi. Sonra Şap hastalığı konusu gündemimize geldi. Şimdi de kurbanlık canlı havya ithali tartışması ortaya çıktı. Bu konuların hemen hepsi güncel soruna palyatif önlem tartışması yarattı. Oysa ihtiyacımız, son 20 yılda 30 milyon eksilen hayvan varlığımızı yeniden eski seviyesine getirmek için gereken çok yönlü önlemler içeren sürdürülebilir modeli yaratamamanın ne olduğudur.
Türkiye’de bir süredir hem et hem süt sorunları yaşandıkça hayvancılık konusunu daha çok konuşmaya, gündemimize almaya başladık. Bu  konunun iyi ve doğru yanı. Amma, sorunlara genellikle güncel ve palyatif yaklaşımlarımız söz konusu oluyor.   Çözüm üretmede yeterince olumlu,  sağlıklı ve yarına dönük sistemli , uzun erimli çalışmalarla başarılı olduğumuzu söylemek pek mümkün değil.  Sorunları açıklıkla ortaya koyup, çözümü konunun bütün taraflarının katılımıyla tartışarak doğru sonuçlara ulaşıcı bir model yaratamıyoruz.
Arkadaşımız Ali Ekber Yıldırım’ın haberinden öğreniyoruz ki, şimdi de bir palyatif önlem olarak Trakya bölgesinde yeterli kurbanlık bulunmaması nedeniyle Bakanlık  “Kurbanlık ithali” iznine hazırlanıyor. Buna neden olarak da Anadolu’dan Trakya’ya hayvan naklini yasaklayan şap hastalığı karşısındaki önlem gösteriliyor. Anadolu’dan hayvan nakli yasak olduğu için, özellikle Balkan ülkelerinden kurbanlık canlı hayvan ithal izninin hazırlığı yapılıyor.
Ama baktığımızda Şap hastalığı sorunun da yıllardan bu yana biz gereği gibi tartışıp, önlemi tam olarak alamamışız. Geçenlerde Banvit yöneticisi Vural Görener  bu konudaki çarpıcı demecinde  50 yıldan bu yana Şap enstitümüz olmasına karşın bu hastalıkla mücadelede istenen sonucu alamadığımızı belirterek, “Halkımıza 22 liraya şaplı et yediriyoruz”  açıklamasını yaptı. Bakanlık ise Şap ile mücadelede başarılı olunduğunu hastalığın yüzde 2’ler seviyesine geriletildiğini belirtti.
Ama Yıldırımın haberinden öğreniyoruz ki, Anadolu’nun birçok ilindeki hayvan pazarları Şap hastalığının görülmesi nedeniyle kapatılmış durumda ve bunlara son olarak da Tokat hayvan pazarı eklenmiş. Edirne pazarı ise Anadolu’dan gelecek alıcılarla hastalık taşınması korkusuyla kapatılmış. Bu bize Şap hastalığı konusunun taraflarca farklı ele alınıp değerlendirildiğini, sorunun açıklıkla ortaya konulup, gerçekçi bir şekilde tartışılmadığını ortaya koyuyor.
Yıldırım’ın haberinden yıllık ortalama 400 bin büyük baş kurbanlık kesildiğini, Anadolu’dan Trakya’ya hayvan naklinin yasak olması nedeniyle sıkıntı yaşanmaması için bugünlerde Trakya için küçük ve büyükbaş canlı kurbanlık hayvan ithaline izin verileceğini öğreniyoruz. Tıpkı et fiyatlarındaki hızlı artış sonrasında temel görevi piyasada regülasyonu sağlamak olan Et Balık Kurumuna ithal izni vererek, besicileri zora düşüren kararda olduğu gibi, yine güncel soruna güncel yanıt arama yoluna giriyoruz.
Sanırım Hayvancılık sorununu tartışırken 1989’dan 2009’a 20 yıllık dönemde büyük ve küçükbaş havya varlığımızın 67 milyondan 37 milyona 30 milyon azaldığı gerçeğini bilerek, hayvancılığı yeniden ihya edebilmek için yeni bir çalışmaya girmemiz gerekiyor. Bana göre bunun ilk adımı da Kamu ve Özel sektörde yer alan konunun bütün aktörlerinin katıldığı “Hayvancılık Şurası”nın toplanması olmalıdır. Bu Şura’da hastalıklardan, mera sorununa, birçok kez ithal edilip köylüye dağıtılan hayvanlardan yararlanılamamanın nedenine her konu başlıklar halinde özel gruplarca tartışılmalı, ortak akıl yaratılarak çözümler üretilmelidir. Besicilikten, sütçülüğe ihtiyaç doğru saptanarak, neyi nereden nasıl temin edip, kendimize yeterli modeli nasıl yaratabileceğimiz uzun vadeli, sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulmalıdır. Bugün buna ihtiyacımız olduğu tartışma gündemimize sık sık gelen süt ve et sorunu ve tartışmalarıyla ortaya çıkmıştır

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. selim VATANNSEVER 31 Ağustos 2010 - 02:01 - Yanıtla

    EVET MI ?
    HAYIRMI ?
    BASKA ISMIZ KALMADI EVET MI HAYIRMI
    ÜLKE ITAL ET -ITAL KURBANLIK DOLDU EGER HAYVANCILIGA ACIL CÖZÜM BULUNMAZSA ÜLKE ITAL GIDAYA YÜKLENIR BUNADA BIZIM GÜCÜMÜZ YETMEZ
    HÜKÜMET EVET MI ? HAYIRMI ?
    DIYECEGINE TARIMDA VE HAYVANCILIKTA ACIL CÖZÜM VE SEFERBERLIK BASLATMALIDIR
    HER 10 ciftciden 4 HAYVAN BESLEMELIDIR BÖYLE BIR YASA CIKSIN BEN ISTERIM;
    HÜKÜMET TARIM ISLETMELERINE ARASTIRIP
    KIMIN 25 DÖNÜMDEN FAZLA ISLETMESI VARSA
    HEMEN ELINE “2 inek 10 koyun vermeliyiz
    parcalanmis ve bölünmüs tarim isletmelerine bütünlestrip ciftlikler kuralim
    e vet hükümet bölünmüs yol yaptik diye hava atiyor
    ama hayvan ital ederek baska milletlere zengin ediyoruz onun icin damizlik ital edelim üretelim TÜRKIYEDE ne kadar tarim isletmesi var devlet bunlari hesaplayip bütünlestirecek 0 faizli kradi verecek her ciftciye
    hayvanciliga 0 faizli kradi yerine hayv an vermeli ebk bu hayvanlarin yavrusu ile borc ödenmeli
    AYDEM ME KINIYORUM ÖZELESTIRIP MILLETIN KANIA EMEN AYDEM dir ELEKTIRIK FATURASI COK GELDI

Hayvancılık,Yazıların Yankıları: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler