Kelkit Havzası, organik süte yüklenirse gelir 150 milyon dolara çıkar

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Kelkit Havzası, organik süte yüklenirse gelir 150 milyon dolara çıkar

11 Temmuz 2010

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Şub 22, 2024

Vahap MUNYAR/ Hürriyet 11.7.2010

HEDEF Aliance Grubu’nun patronu Ethem Sancak’la ne zaman hayvancılık işini konuşsak, söz Doğan Holding’in Kelkit’teki (Gümüşhane) organik süt hayvancılığı yatırımına gelince, saptamasını yapar:
– Aydın Abi’ye (Doğan) yanlış yatırım yaptırdılar. Orası para kazanamaz.
Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, adımı Kelkit’te gerçekleşen “Türkiye 1. Organik Hayvancılık Kongresi”nin “Onur Kurulu”na yazıp, Prof. İbrahim Ak da bana bir paneli yönetme görevi verince, Doğan Organik Ürünler’i görme fırsatı da yakaladım.
Candan Fetvacı, Dünya Gazetesi tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım ve Aydın Doğan Vakfı’ndan Gündüz Alpman’la birlikte Doğan Organik Ürünler Genel Müdürü İlhan Başaran’ın rehberliğinde 1000 başı aşan hayvan varlığının olduğu 26 milyon dolarlık çiftliği gezdik.
Çiftlik turu sırasında Ethem Sancak’ın sözlerini İlhan Başaran’a da aktardım, aynı kanıda değildi:
– Hükümetin Kelkit Çayı’nın geçtiği tüm havzayı, “Organik Hayvancılık Bölgesi” ilan etmesi gerekir. Eğer böyle bir adım atılırsa, bölgede yıllık organik süt geliri 150 milyon dolara çıkabilir.
Aydın Doğan, 2007 yılında Doğan Organik Ürünler’in yönetimine talimat vermiş:
– Çiftliğe ek yatırım yapalım, hayvan varlığını ve süt kapasitesini iki katına çıkaralım.
Başaran, talimat üzerine hesap yapmış, ardından itirazda bulunmuş:
– Bu durumda 40 milyon dolar daha harcamak gerekiyor. Gelin bunun yerine bölgede “sözleşmeli üretici” modelini oturtalım. Biz onlara çiftliklerini kurma ve sütü pazarlamada yardımcı olalım.
Böylece, başlangıçta Kelkit’ten yem bitkisi alımıyla önemli katkı yapmaya başlayan Doğan Organik Ürünler, yörede organik süt hayvancılığı yapmak isteyen köylülere de öncülük etmeye başlamış:
– Şu anda 20 sözleşmeli çiftçimiz Avrupa Birliği (AB) normlarında organik sertifikalı süt sığırcılığı işletmesi kurmuş durumda.
– Organik sütle normali arasındaki fiyat farkı ne kadar?
– Organik farkı yüzde 40.
İlhan Başaran, ardından kafasındaki planı aktardı:
– Doğan Organik işletmesinde yıllık organik süt üretimi 6 bin 500 ton/yıl düzeyinde. Hedefimiz 180-200 köylü işletmesinin organik süt üretimine geçmesi. Bu durumda 30 bin ton yıllık organik süt üretimine ulaşabiliriz.
– Sözleşmeli çiftçilerin sütünü siz mi alacaksınız?
– Şu anda 20 çiftçiden alıyoruz. Projeye giren çiftçilerle sütlerini 5 yıl boyunca alacağımıza dair sözleşme imzalıyoruz.
– Sistemden çıkardığınız çiftçi oldu mu?
– Şimdiye kadar 1 çiftçimizi sistem dışına çıkardık. Çünkü, organik hayvancılık kurallarına uymadığını saptadık.
– Doğan Organik’te son durum nedir?
– En azından son iki-üç yıldır holdingden para almayı kestik.
Başaran, çiftlik turumuz sırasında iddiasını sık sık yineledi:
– Kelkit Havzası “Organik Hayvancılık Bölgesi” ilan edilsin, süt geliri 150 milyon dolara çıkar…
Denemekte yarar var…
Doğan Organik, çiftçiye 25 bin lira hibe veriyor
DOĞAN Organik Ürünler Genel Müdürü İlhan Başaran, 30 baş hayvan kapasiteli sözleşmeli çiftçilik için model çıkarıp, kaynak dökümü yapmış:
· Çiftçi katkısı (% 15): 29 bin 800 lira
· Süt sağım tank desteği (% 4.6):
9 bin 200 lira (sistem kurulduktan sonra Tarım Bakanlığı’ndan)
· Proje hibe desteği (% 12.6): 25 bin lira (Doğan Organik)
· Ziraat Bankası kredisi (% 67.8): 135 bin lira
(5 yıl vadeli)
· Proje toplamı: 199 bin lira.
25 bin liralık Doğan Organik “hibe”sini görünce, Başaran’a sordum:
– Sözleşmeli çiftçiye 25 bin lirayı gerçekten hibe olarak mı veriyorsunuz?
– Elbette…
– Neden?
– Maliyetimiz bu yöntemle Doğan Organik’te üretim yapmaktan daha düşük kalabiliyor.
40 bin çiftçi ‘organik tarım’dan geçiniyor
EKOLOJİK Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) Başkanı Prof. Ahmet Altındişli, Gümüşhane Üniversitesi Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu’nda gerçekleşen “Türkiye 1. Organik Hayvancılık Kongresi”ni açış konuşmasında Türkiye’deki “organik tarım”ın özetini çıkardı:
– 1984’te kuru üzümle işe giriştik. Ardından kuru incir, kuru kayısı, fındık derken ürün sayısı arttı. Bir süre bal dışında tüm organik ürünler bitkiseldi. Şimdi organik süt de var.
Prof. Altındişli, Türkiye’nin “organik tarım”la ilgili düzenlemeler konusunda dünyada ilk 6-7 ülke arasına girdiğini vurguladı:
– Organik üretim yapan çiftçi sayımız 2008’de 15-16 bin dolayındaydı. 2009’da 39-40 bini buldu. Ürünlerin çoğunu ihraç ediyoruz. Bu sevindirici. Ancak, iç pazarın da gelişmesini istiyoruz.
Prof. Altındişli, sonra dikkatleri Kelkit Havzası’na çekti:
– Kelkit Havzası, “organik hayvancılık” merkezi olmaya aday…
Açılış konuşmaları sonrasında verilen arada Kelkit Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Cafer Hirik, elime bir küçük not tutuşturdu. Onun da çağrısı aynı yöndeydi:
– Kelkit Havzası “organik hayvancılık bölgesi” ilan edilsin, bu fırsat bölgemize tanınsın.
Ayda iki profesör maaşı çıkarıyorum
DÜNYA Gazetesi tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, Doğan Organik Ürünler’in sözleşmeli çiftçilerinden birinin tesisini gezerken sormuş:
– Nasıl, bu iş para kazandırıyor mu?
– Ayda iki profesör maaşı çıkarıyorum.
Bir başka tesisi gezerken ben de aynı soruyu yönelttim, şu yanıtı aldım:
– Çok şükür iyi kazanıyoruz. İki yıl önce başladık. Borçlarımın çoğunu ödedim. Sadece hayvanlarımla ilgili kredi borcum kaldı… Onu da ödüyoruz…
Saray Halı ve Saray Çiftliği’nin patronu Necati Kurmel, sık sık yineler:
– Doğru ölçekte yapılırsa, hayvancılıkta iyi para var…
Kelkit’teki örnekler de bu tezi doğruluyor…
‘Kelkit Havzası’na 5 il, 16 ilçe giriyor
KELKİT dönüşü kişisel arşivime girip baktım, havzayla ilgili ilk yazıyı Temmuz 2004’te yazmışım…
2004 yılı haziran sonuna doğru ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Metin Sözen öncülük etmiş, dönemin Tokat Valisi Ayhan Nasuhbeyoğlu da ev sahipliği yapmış, “Kelkit Platformu”na ilk adım Tokat’ta atılmıştı…
O günlerdeki ilk hedeflerden biri Erzincan, Gümüşhane, Giresun, Sivas ve Tokat illeriyle bu illerin Kelkit Çayı çevresindeki 16 ilçesini içine alan bölge için, “Kelkit Havzası Kalkınma Birliği” kurulmasıydı…
Nitekim birlik kuruldu, Dünya Gazetesi Başyazarı Osman Arolat da aktif rol aldı. Ben de çalışma ekibinde yer alıp, 2-3 kez Tokat’a gittim.
O günlerde de havza için “organik tarım” üzerinde duruluyordu…
Doğan Organik’in Kelkit’te ortaya koyduğu model, o günlerde konuşulanların somuta dönüşmesinin güzel bir örneği olarak karşımızda duruyor.

Tags:

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. Ali Şükrü Tunçel 20 Temmuz 2010 - 04:04 - Yanıtla

    Necati Kurmel bey’in sözü önemli bir gerçeği vurguluyor. “DOĞRU ÖLÇEKTE YAPILIRSA HAYVANCILIKTA İYİ PARA VAR.” Doğan organik tarafından sözleşmeli üreticilere 25 bin lira hibe verilerek 30 baş’a çıkarılan işletmeler, girdilerini de minimize ederek kar eden işletmeler haline gelmişlerdir. Dolayısıyla bu üretimden hem üretici, hem de sözleşme yapan işletme kazançlı çıkmaktadır. Hayvancılıkta karlılık, işletme büyüklüğü ile doğrudan bağlantılıdır. Ülkemizde tarımdaki nüfusu sanayiye aktarmada sıkıntılar yaşanıyorsa zaman kazanmada en verimli yöntem, sözleşmeli hayvancılıktır. EBK, bir zamanlar Şeker şirketi ile sözleşmeli hayvancılık yaparken asla canlı hayvan sıkıntısı çekmemekteydi. Süt Endüstrisi kurumu da sözleşmeli üreticilerinden aldığı sütlerle hammadde sıkıntısı çekmemekteydi. Karlı ve devamlı bir üretimin yolu, sözleşmeli hayvancılıktan geçer. Şeker sanayiinde geçen 28 yıllık iş deneyimimde bunu açık ve net bir şekilde gördüm. Kelkit havzasında sözleşmeli organik sütçülüğü düşünen ve yaşatanları gönülden kutluyorum

  2. Hakan KARADAĞ 29 Kasım 2010 - 04:41 - Yanıtla

    Öncelikle yazarlarımıza bu konuyu dile getirdikleri için teşekkürlerimi sunuyorum. Kelkit havzasına baktığınızda, havza içerisinde yer alan 16 ilçe ve bu ilçelere bağlı yaklaşık 1200 köy ülkemizin en bakir tarımsal alanları içerisinde yer almaktadır. Bu söylemim gözlem olmayıp, bu konuda Gaziosmanpaşa Üniversitesi tarafından yapılmış olan bir çalışmanın sonucudur. Aslında bu girişim sadece hayvancılıkla sınırlı kalmayıp diğer bütün tarımsal faaliyetlerde de organik tarıma ve sözleşmeli üretim modeline geçilmeli ve böylece kaliteli üretim, çiftçinin gelir seviyesinde artış ve havzanın geleceğinin korunmasında da önemli bir adım atılmış olacaktır. Saygılarımala

En Son Yayınlanan Makaleler