Besicilerin eylemleri ithalatı durdurur mu?

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Besicilerin eylemleri ithalatı durdurur mu?

06 Mayıs 2010

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: May 6, 2010

Hükümetin canlı hayvan ve et ithalatına izin vermesi, besicileri sokağa döktü. Türkiye’nin her yerinde besiciler, tepkilerini çeşitli eylemlerle dile getiriyor. Et ve canlı hayvan ithalatına karşı çıkıyor.
Et ve Balık Kurumu’nun ithalat için ilk ihaleyi gerçekleştirdiği saatlerde besiciler Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın kapısındaydı. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, besicilerin temsilcileri ile görüştü. Fakat verdiği sözler besicileri tatmin etmedi. Besiciler, bakanla görüşen temsilcilerini dövdü.
Besicilerin ülke genelinde başlattığı bu eylemlerin amacı ithalatı durdurmak. Besiciler, ithalatı durdurabilir mi?
Bu soruya yanıt verebilmek için öncelikle ithalatın neden yapıldığına ve ihalelerin yapısına bakmak gerekir.
Canlı hayvan ve et ithalatı neden yapılıyor?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ve hükümetin diğer temsilcilerinin açıklamalarına bakılırsa;
1- Kırmızı et fiyatını aşağı çekmek için ithalat yapılıyor.
2- Avrupa Birliği’ne Gümrük Birliği Anlaşması çerçevesinde verilen taahhütleri yerine getiriliyor.
Et ve Balık Kurumu’na et ve canlı hayvan ithalatı için yetki verilmesi ve sonrasında Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı da sanki ithalatın Avrupa Birliği’nden yapılacağı ve taahhütlerin yerine getirileceği yönündeydi.
Açılan ilk ihalede Avrupa Birliği üyesi Estonya, Letonya, Litvanya ve Macaristan’dan toplam 4 bin 25 ton (yaklaşık 8 bin baş ) kasaplık canlı sığır ithal edilmesi bu görüşü doğrular nitelikteydi. Fakat, yarın yapılacak ihale ile Amerika kıtasından da ithalat yapılmasını öngörüyor.
Bu da gösteriyor ki, amaç fiyatları düşürmek veya Avrupa Birliği taahhüdünü yerine getirmek değil, Türkiye’nin kapılarını ithalata açmak. Asıl tehlikeli olan da budur. Besicilerin tepkileri de bu çerçevede değerlendirilmeli.
Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi ithalat ve dışa bağımlılık böyle başlıyor. Pamukta da böyle oldu. Amerika’dan Yunanistan’dan küçük çaplı ithalat başladı. O dönemde pamuk fiyatı ucuz diye herkes bayram etti. Fakat, bu süreç Türkiye’yi pamuk üretiminden kopardı. Bugün 1 milyon 300 bin ton lif pamuk ihtiyacının sadece 300 bin tonu Türkiye’de üretiliyor. Geri kalanı için yılda 1 milyar dolar döviz ödenerek ithal ediliyor. Pek çok pamuk üreticisi yaşadığı yerden kente göç etti. İstediğiniz kadar destek verin, tekrar pamuk üretimine döndüremezsiniz.
Şimdi benzer bir durum hatta daha ağırı hayvancılıkta yaşanacak. Şu anda yapılan ihalelerle getirilen canlı hayvan ve et miktarı piyasayı etkileyecek düzeyde değil. Fakat yarattığı psikolojik ortamla yetiştiriciler büyük bir telaşla besi ve süt hayvanlarını kesime götürüyor. Türkiye’nin hayvan varlığı hızla azalıyor. Bu süreç devam ederse ithalat süreklilik kazanır ve yerli üretim azalır. Bugün hayvan ve et ,ithal eden Türkiye, süttozu, peynir ve diğer süt ürünleri ithal etmek zorunda kalır. Hayvancılık yapanlar kente göç eder ve onları tekrar hayvancılığa döndürmek çok zor olur.
Bundan sadece küçük üretici değil milyonlarca dolarlık yatırım yapan büyük işletmeler de zarar görür.
İthalat süreci başladığında Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, “devlet blöf yapmaz, ithalat yapılacak” demişti.
Başbakan Erdoğan ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, et ve canlı hayvan ithalatını iç piyasada kırmızı et fiyatını düşürmek amacıyla yapacaklarını ve her fırsatta üreticinin zarar görmeyeceğini iddia ediyor.
Yapılan ithalatla üreticinin zarar görmemesi mümkün değil. Bize göre ithalat yerli üretimi ve üreticiyi bitirir.
Keşke devlet blöf yapsaydı ve et fiyatı düşmüşken ithalat yapmasaydı.
Asıl üzücü olan ise, tarımsal potansiyeli çok yüksek olan Türkiye’nin Estonya, Litvanya, Letonya ve Macaristan’dan ithalat yapması. Bu ülkelerin hayvan sayısını toplasanız Türkiye’nin yarısı kadar değil.
Yıllarca gazetecilik yapan ve şimdi Almanya’da, Polonya’da et sektöründe faaliyet gösteren Sadık Ertan dostumuz aradı. Letonya ve Litvanya’nın Polonya’dan et aldığını söyledi. Türkiye’nin bu ülkelerden hayvan almasının üzücü olduğunu, bu ülkelerden hayvan temin etmenin zor olduğunu belirtti. Bu kadar kısa sürede hayvan temin etmenin olanaksız olduğunu bu nedenle ihaleye girmediğini de vurguladı.
Özetle, kapıların sonuna kadar ithalata açılması hayvancılığı bitirir. Besicilerin eylemi bu süreci durdurmaya yeter mi?
Yetmeyebilir. Fakat, besicilerin süt hayvancılığı yapanların ithalata karşı gösterecekleri en büyük direnç telaşa kapılıp hayvanlarını kesime götürmek yerine inadına üretime devam etmesidir.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. besicı 6 Şubat 2011 - 12:20 - Yanıtla

    valla sorun o mılletı fızsız kredı altında sozde hayvancılıgı gelısdırecekler yarın gorurum tepe taklak mılletı goturmessee sut para etmıyor yerlı uretıcının besısı para etmıyor.bıde yanı hayvancılık bıttııı yerlı uretıcı bıterse ucuza et yerler et ne kadar dusdu oda tardısılır tabıkı ıtalım actırmak ıcın kendılerı goz yumdu marketlerın faıs satıslarına 7 lıraya bızden alıpda 16 lırıya kıyma satılırken kımse sesını cıkartmıyordu sımdı 12 lıraya alıyolar 25 lıraya etı satıyolar olan uretıcıye olyor

Hayvancılık: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler