Bakan korkutan sorular….

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Bakan korkutan sorular….

08 Nisan 2010

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Nis 8, 2010

İnternet gazeteciliğinin önemli sitelerinden biri olan Gazeteport, Tarım  Ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in NTV’ deki programa katılmamasını haber yaptı. Haber şöyle:

Bakan korkutan sorular….
Gazeteport/08.04.2010 – 13:07  
Dünya Gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım Bakan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in programa katılmayışının ardındaki gerçeği köseşine taşıdı ve Bakan’ın kendisinin programa katılması halinde programa çıkmayacağını öğrendiğini söyledi.
Bakan, basın danışmanı tarafından yönlendirilerek Ali Ekber Yıldırım’ınn olduğu programa katılmasını  doğru olmayacağını söylemiş  ve Bakan’da bu söz üzerine programa icabet etmemiş.
Ali Ekber Yıldırım, bu gelişmeyi  köşesinde “Nasıl bir medya isteniyor” sorusunun altında eleştirirken genel olarak hükümetin basına yönelik tavırlarına da mercek tutmuş.
BAKANI KORKUTAN SORULAR NELERDİ?
Ali Ekber Yıldırım, programda Bakan Eker’e, ,
a)Hayvan İslah Kanunu’nun neden kaldırılmak istendiğini,
b) Havza modelinin neden içinin boşaltığını,
c)Çiğ süt fiyatının sanayici tarafından tek tarfalı düşürülmesine neden tepki gösterilmediğini
d)Biyogüvenlik Yasası’nı çıkarmadan neden GDO Yönetmeliği’nin çıkardıklarını ve yeni yönetmeşiğin ayrıntılarını soracaktı.
Dünya Gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın yazısının tam metni….

“Bakanı korkutan sorular”
Pek çoğunuz biliyor. Pazar günü Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehdi Eker ve Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Vahap Munyar dostumuz ile birlikte NTV’ de Murat Birsel’in “Gündemdekiler” programında tarımı konuşacaktık. Daha doğrusu Bakan anlatacak biz de soru soracaktık.
Vahap’la NTV’ye gittiğimizde, programın yapımcısı, sunucusu yılların deneyimli gazetecisi Murat Birsel’den Mehdi Bey’in programa katılmayacağını öğrendik.
İlk anda ciddi bir sağlık sorunu olabileceğini veya Başbakan tarafından acil olarak Ankara’ya çağrıldığını düşündüm. Bakan, programdan bir gün önce İstanbul’da balıkçılarla ava çıkmıştı.
Murat Birsel’den öğrendik ki, Bakan benim yüzümden programa katılmaktan vazgeçmiş. Evet yanlış okumadınız, Bakanın basın danışmanı benim programa katılmamı istememiş. Soru sormamı istememiş. Murat Birsel’in onurlu davranışı karşısında daha da ileri giderek; “Programa katılacak gazetecileri seçme hakkımız yok mu?” demiş.
Görevi gazetecilerin işini kolaylaştırmak, Bakan ile gazetecileri buluşturmak, diyalog kurmasını sağlamak olan basın danışmanı, “bu gazeteci varsa, bakan katılmaz” diyebilir mi? Murat Birsel’in söylediği gibi gazetecilik, televizyonculuk  buralara kadar düştü mü?
Danışmanın yaklaşımı, tarzı, talebi, nasıl bir medya istendiğini gösteriyor.
Nasıl bir medya isteniyor?
Başbakan istediği gazeteciyi uçağına alacak. Bakan istediği gazeteci ile programa çıkacak. Aykırı soru sorulmayacak. Eleştiri olmayacak, hep övgü, hep pohpohlama olacak.
Susturulmak, sindirilmek istenen ve tek tip bir medya anlayışının yerleştirilmek istendiği bir ortamda Murat Birsel’in gazeteciden yana tavrı ve cesaretli tutumu mesleğimiz açısından onur vericidir. Birsel’i yürekten kutluyor, bu tavrının hepimize örnek olmasını diliyorum.Kişisel değerlendirmeme gelince, Bakanın beni gerekçe göstererek programa gelmeyişine sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim. Ama çok şaşırdığımı söylemeliyim.
Çünkü benim Bakan ile hiçbir sorunum yok. Görüştüğümüz her yerde saygı sınırları çerçevesinde konuşuruz. Daha önce kendileri Ankara’ya davet ettiler, makamında 3 saati aşkın bir süre baş başa görüştük. İzmir’de yapılan Ege Tarım Zirvesi’nde aynı masada yemek yedik. Yemekte espriler yapıldı.
Keşke programa gelseydi. Pazar akşamı Türkiye’nin en prestijli kanalı NTV’ de 2 saate yakın bir zaman diliminde tarımda neler yaptıklarını anlatsa biz de sorularımızı sorsaydık. Bizi izleyen herkes bundan yararlanırdı.
Sadece bizim sorularımız değil, program süresince e-posta ile gelen yüzlerce soru da yanıt bulurdu. Gelen soruların pek çoğu benim soracaklarımdan farklı değildi. Bazıları Bakanı mutlu edecek türdendi. Bakan gelmeyince bazılarına biz yanıt verdik. Ama programda söz verdiğim gibi soruların tamamını yanıtlayarak www.tarimdunyasi.net’te yayınlayacağım.
Kendisine güvenen, doğru yaptığına inanan bir bakanın çekineceği, korkacağı hiçbir soru olmayacağına inanıyorum.
Ben ne soracaktım?
Hayvan Islah Kanunu’nun neden kaldırılmak istendiğini soracaktım.
Bakanlığın 3 yıl çalışıp ortaya çıkardığı ve bizimde “Havza devrimi” olarak haber yaptığımız havza modelinin içinin neden boşaltıldığını soracaktım.
Çiğ süt fiyatının sanayiciler tarafından tek taraflı olarak düşürülmesine neden seyirci kaldıklarını soracaktım.
Biyogüvenlik Yasası’nı çıkarmadan GDO Yönetmeliğini hangi akla hizmetle çıkardıklarını ve yeni çıkarılacak yönetmeliğin ayrıntılarını soracaktım.
Tarımsal desteklerin son 5 yılda reel olarak neden artırılmadığını soracaktım.
“Destekleri ödedik” demelerine rağmen üreticilerin her gün bize telefon ederek, e-posta yazarak destekleri almadıklarını sorunun nereden kaynaklandığını soracaktım.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın adını değiştirecek ve kimyasını bozacak, bürokratları huzursuz eden bakanlık yapılanması ile ilgili yasa tasarısını soracaktım.
Hal Yasası’ndan neden kimsenin memnun olmadığını soracaktım.
Tarım desteklerini ilk kez ekimden önce açıkladıkları için teşekkür edecek ve destek miktarının bir çok kalemde neden 2009 ile aynı kaldığını, enflasyon oranında dahi artırılmadığını soracaktım
Bakanı bu sorular mı korkutuyor?
Bir bakan bu sorulardan korkacaksa o koltuğu boşuna işgal etmesin. Canlı yayında soramadığım soruları yazdım. Yanıt verirlerse virgülüne dokunmadan yayınlarız. Bunlar günlük, sıradan işler.
Fakat, yazıyı bitirirken bir gerçeği hatırlatmamda yarar var.
Tarım yazarlığına başladığım 1996’dan bu yana  6 bakan görev yaptı. Sırasıyla, Musa Demirci, rahmetli Mustafa Taşar, Mahmut Erdir, Hüsnü Yusuf Gökalp ve Sami Güçlü. Yaklaşık 5 yıldan beridir de Mehdi Eker bu görevde. Mehdi Eker’de dahil, hiçbir bakanla sorunum olmadı. Olamaz da.
Çünkü yaptığım işin bilincindeyim. Ulusal medyada sadece tarım yazan tek gazeteciyim. İşimi çok severek yapıyorum. Bu görev bana rahmetli Nezih Demirkent verdi. Görevi verirken örnek alacağım tek gazeteci Sadullah Usumi vardı. Bu görevi Türkiye’nin en saygın, sansasyondan uzak, tek amacı doğru bilgi vermek olan DÜNYA Gazetesi’nde tam 14 yıldır yapıyorum. Yazdığım her satırda Nezih Demirkent’in, Sadullah Usumi’nin, DÜNYA Gazetesi’nin saygınlığına zarar vermeyecek sorumluluğu taşıyorum.
Geçen 14 yılda yüzlerce yazı ve haber yazdım. Hiç tekzip almadım. Hakkımda hiçbir dava açılmadı. Ama ilk kez bir televizyon programına katılırken bir bakan tarafından “istenmeyen” gazeteci oldum. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim.
Murat Birsel’e, Vahap Munyar’a, Heves Atasoy ve diğer NTV çalışanlarına, e posta ve telefonla destek veren yüzlerce okura, dosta sonsuz teşekkürler…

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. can ezgi 17 Nisan 2010 - 10:52 - Yanıtla

    tarım bakanlıgı yine cuma aksam 18:00 de tum illere fax gecerk pazar aksamına kadar buyuk bas hayvan sayılarının tespit edilmesi yonunde yazılı emir gondermistir.ensonn 1ay once de aynı durum gerceklesmisti.binlerce tl verilip turkvet vetbis gibi veri tabanları olustruldu.hayvan kayıtları bu sistemde kayıtlı olmasına rağmen bakanlık bunlara itibar etmemektedir. 48 saatlikk sayımlara itibar etmekte personelinide hafta sonları callsitrimaktadır

  2. cihan baştürk 17 Nisan 2010 - 17:33 - Yanıtla

    Tam 4 ay önce yazmıştım birileri sınır kapılarında ithalat için bekliyor diye mayıs ayının başında tigem ihale yapacakmış hayırlı olsun hepimiz bu oyunu yedik adamlar nakış gibi işlediler öyle bir hale geldikki et-süt memleket meselesi oldu karkas 16,5 lira oldu gerçekten bu işin soğuması için bu saatten sonra ithalat şartmış gibi görünüyor. Allah verede ari bölgelerden hastalıksız hayvan gele yoksa bide bilerek bse (deli dana) sokarlarsa varya almanyada avrupada biten hayvancılığın çöplüğü oluruz vallaha deli deli danalar yedirirler bize bizde hastalıklardan ari bölge statüsünden çıkarız artık türkiyede hayvancılık diye bir sektör kalmaz sadece avrupanın etini ve sütünü işleyen tesisler kalır köylüdü aç kalır.

Kategorilenmemiş: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler