Şubat’ın sevimsizliği…

Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Şubat’ın sevimsizliği…

11 Şubat 2010

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Şub 11, 2010

Biz DÜNYA’lılar için Şubat sevimsiz bir aydır. En sevdiğimiz insanları Şubat’ta yitirdik. Gazetemizin kurucuları Nezih Demirkent 11 Şubat 2001’de, Prof. Dr. Işın Demirkent ise 5 yıl sonra 3 Şubat 2006’da yaşama veda etti.
Türkiye’nin ilk ekonomi gazetecisi ve DÜNYA Gazetesi’nin unutulmaz yazarlarından Fasih İnal 15 Şubat 1998’de aramızdan ayrıldı.
Yine bir şubat günü, 6 Şubat 2009’ da Prof. Dr. Türkel Minibaş dostumuz yaşamını yitirdi. 
Hepsinin ortak yönü Anadolu’yu, tarımı, insanı çok sevmeleri ve çağdaş bir Türkiye için çalışmalarıydı.
Onları saygıyla ve özlemle anıyor ve sözü bu köşenin yaratıcısı, isim babası Sayın Nezih Demirkent’in 11 yıl sonra da güncelliğini koruyan yazısına bırakıyoruz.
                                      *****
 Her yeni başlangıç umut vericidir amma…
Tarım Bakanı, süt sanayicilerini tekel kurmakla suçlamış. Hayvancılığın gelişmemesinden de onları sorumlu tutmuş. ”Sütü 60 bin liraya alıyorlar,400-500 bin liraya satıyorlar.Ayran yaparlarsa da daha çok kazanıyorlar” diye itham etmiş.
Gıda sanayinde bunlar bilinen gerçekler. Yıllardır yanlış politikalar izlendiği gibi, bundan sonrası için de umut verici gelişme yok. Her seferinde yanılıyoruz. Süt Endüstrisi Kurumu’nun uzun süre verimsiz çalıştığı, ardından özelleştirilerek ortadan kaldırıldığı acı bir gerçek. Küçük ölçekli işletmelerin verimli olmaması, bunun yanı sıra modernizasyona önem verilmemesi sonunda, SEK tarihi misyonunu kapattı. Ama nedense yeni bir model üretilemedi. Dünyada ne yapılıyorsa, bizde de benzerlerinin yapılabileceği unutuldu.
Ardından hayvancılığa gönül veren Tikveşli tesislerini sattıktan sonra Doğu’ya giderek hayvancılıkla meşgul olmaya başladı. Bakan iki büyük süt sanayicisini çağırıp, “Kendinize çekidüzen verin” diyecekmiş. Herhalde yasalar çerçevesinde bazı isteklerde bulunacak. Yoksa dediği gibi bahane bulup ceza kesemez. Aslında yapması gereken diğer süt sanayicilerini teşvik etmek, onlara moral vermek olmalı. Koç ve Sabancı gibi iki büyük holdingin bu alandaki yatırımları rekabet ortamında farklılık yaratabilir. Ne var ki iki holding de gıda sektöründe, şimdilik “Satmayı” daha çok seviyor. “Üretme” konusunda titiz davranıyor. Yoksa çoktan süt piyasası canlanabilirdi.
Hayvancılığın yok olmasını, süt sanayicileri üzerine yıkmak da ne derece doğrudur. Doğu ve Güneydoğu’da yıllardır yükselen seslere kimse kulak vermedi. Bir mera yasasını çıkarmak sorun oldu. Boşaltılmış köylerde öncelikli olarak hayvanlar satıldı. Bu ve benzeri olayları unutmak mümkün mü? Umarız damızlık sorunu da çözülür ve halkımız önemli bir besin maddesini yurt dışından beklemez.
 (…)
Çok bilmişler bizi bu günlere taşıdı. Tarımdan uzaklaşmak için ne gerekiyorsa yapıldı. Yeni bir başlangıç elbette umut vericidir. Umarız bu sefer aldanmayız. Bu sebeple bakan öncelikle ne yapacağını, nasıl bir modelden yana olduğunu açıklamalıdır. Yoksa evdeki sütten de olabiliriz…
Nezih Demirkent / 13.8.1999 (Dünya Gazetesi)
                                     ****
Nezih Demirkent’in tam 11 yıl önce yazdığı süt, et ve hayvancılık politikası şu günlerde de yoğun olarak tartışılıyor. Geçen zaman zarfında değişen fazla bir şey yok. Yazı güncelliğini koruyor. Umarız kalıcı çözümler bulunur da 10 yıl sonra yine bunları konuşmaz ve yazmak durumunda kalmayız.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

Tarım,Tarım gazeteciliği: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler