Bu makalede ele alınan konular hakkında hızlı bir genel bakış.

Sel…

15 Eylül 2009

·

Ali Ekber Yıldırım

·

Köşe Yazısı

Güncelleme: Şub 22, 2024

Anadolu insanı için yağmur berekettir. Üretimdir, verimliliktir. Yağmurun yağmadığı, kuraklığın etkili olduğu yıllarda nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalındığı iki yıl önce yaşandı. Kıtlık, açlık olmadı. Fakat sadece tarımsal üretim kaybı 5 milyar doları buldu. Çiftçiler uğradığı zarar nedeniyle borçlarını ödeyemedi, yeni borçların altına girdi.  Girdi alamadığı için ertesi yıl daha az üretti, daha az kazandı.
Son bir haftada yaşananlar bir kez daha gösterdi ki, tarım için bu denli önemli olan yağışın, yağmurun ne yazık ki fazlası da zarar veriyor. Özellikle, doğa kurallarını hiçe sayarak dere yataklarını ranta dönüştüren, tarım topraklarını hoyratça kullananlar için bu zararın ağır bedeli var. İstanbul ve Trakya’da bu bedeli suçsuz 32 insan yaşamı ile ödedi.
Aşırı yağışların neden olduğu sel, tarıma da çok büyük zarar verdi. Yüzlerce hayvan telef oldu. Binlerce dönüm tarım alanı sular altında kaldı.
Marmara ve Trakya’da çeltik alanları, hasadı devam eden ayçiçeği tarlaları büyük zarar gördü. Bölgede sebze ve meyve bahçeleri, hayvancılık işletmeleri de zarar gördü.
Bandırma’da tavukçuluk işletmeleri, Manisa’da kurutmalık üzüm, Çanakkale’de meyve bahçeleri , Mersin ve yöresinde  seralar ve açık alandaki sebze üretim alanları, Aydın ve yöresinde incir ve daha bir çok bölgede ürünler zarar gördü. Zararın boyutu milyonlarca lira ile ifade ediliyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, tespit çalışmalarının sürdüğünü ve çıkacak tabloya göre gerekli desteğin yapılacağını söylüyor. Bu tür felaketlerde hükümetin nasıl bir tutum sergilediğini görmek için geçmişe bakmakta yarar var. Karadeniz’de 2004’te don felaketi yaşandı. Fındık üretimi yarı yarıya düştü. Fındık üretim alanlarındaki zarar hükümet tarafından tespit edildi. Don zararının karşılanması için Bakanlar Kurulu kararı da çıktı. Fakat geçen 5 yıllık sürede sadece 2007 seçimi öncesinde bir miktar ödeme yapıldı. Fındık üreticilerinin 80 milyon liralık alacağı 5 yıldır ödenmedi.
Bu tür durumlarda akla gelen ilk önlem çiftçi borçlarının ve Bağ-Kur ödemelerinin bir yıllığına ertelenmesi. Fakat, bu önlem kısa vadede bir rahatlama sağlasa da daha sonra daha büyük sorunlara neden oluyor. Çünkü, çiftçinin bir yıl sonra ertelenen borcu ile birlikte o yıla ait borcunu veya Bağ-Kur primini ödemesi için iki kat para kazanması gerekiyor. Uygulanan tarım politikaları ile bu mümkün değil. Bu yıl zarar gören ürünlere bakılırsa hepsinin fiyatı iki yıl öncesinden daha düşük. Oysa, girdi fiyatı iki yıl öncesinin çok üzerinde. Çiftçi daha 2007 ve 2008’de yaşanan kuraklığın zararını atlatmadan üstüne sel faturası eklendi. Ertelenmiş bile olsa bu borçlar nasıl ödenecek?
Çok daha önemli bir ayrıntı var. Devlet Destekli Tarım Sigortaları Kanunu çerçevesinde devlet, çiftçinin sigorta yapmasını özendirmek ve destek olmak için primin yarısını ödüyor. Fakat, en önemli hasar olan sel sigorta kapsamında değil. Ülkenin değişik yerlerinde hemen hemen her yıl yaşanan sel felaketinin sigorta kapsamına alınması gerekmez mi?
Konunun bir başka boyutu daha var. İstanbul’daki selde zarar gören ihracatçılar, sanayiciler kısa zamanda bir araya gelerek  zararlarını, alınması gereken önlemleri Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’a sundu. Çağlayan, en kısa zamanda zararların telafi edileceğini söyledi. Sanayici örgütleri üyelerine sahip çıkarken her fırsatta çiftçinin en büyük örgütü olduğunu yineleyen Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin yöneticileri henüz sırça köşklerinden çıkıp selden zarar gören çiftçilere bir geçmiş olsun ziyaretinde dahi bulunmadı. Bölgelerdeki ziraat odalarından gelen derme çatma bilgilerle basın bülteni hazırlanarak medyaya servis edildi. Duyarlılık gösteren medya kuruluşları bu açıklamaya yer verdi. Bir çok basın kuruluşu da görmezden geldi.
Yaşanan sel felaketinde yaşamını yitiren suçsuz yurttaşlara tanrıdan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. Zarar gören çiftçilere geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, bir daha bu tür felaketlerin yaşanmaması dileği ile başta çiftçiler olmak üzere herkesi tarım toprağına sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Bu makale ile ilgili yapılan yorumlar

  1. Ahmet Şen 23 Eylül 2009 - 04:12 - Yanıtla

    Bu sel Diyarbakır’da olsaydı acaba tarım bakanlığı ne tür destekler yapardı? Mehdi bey sel trakya’da olduğundan ve trakyada çiftçinin karşısına çıkmaya ürktüğünden mi bir ziyaret dahi yapamıyor? hadi biliyoruz hükümetin programında tarım yok, ziraati bitirme planları iyi uygulanıyor ama insan bir merak eder acaba bu insanların ürünleri hasar gördü ya evler, barkları hayvanları ne durumda diye.. siyasi mevcudiyeti bile net olmayan IRAK’ın tarım bakanı ile işbirliği konusunda görüşmeler yaptığı kadar Trakya çiftçisinin dertlerini de dinlemenizi beklerdik Mehdi bey

  2. Nevzat ERDOĞAN 23 Eylül 2009 - 08:31 - Yanıtla

    sayın Ali Ekber bey,
    yazınızı okudum,felaket tellallığı yapmak istemem ama tekniğe karşı gelenlere teknikte karşı gelir.sel felaketi bizi yönetenlere ders olması gerekirken ders olmayacak ve yeni sellerin gelmemesi için kimse bir önlem almayacak yine insanlar ölecek yine mal kaybı olacak ve sistem böyle yürüyüp gidecek.nerede hidrolojiciler,nerede iskinini teknik adamları,nerede alt yapı nerede sorumlular.tık yok.olsun ne yapalım.zaman her şeyi düzeltir.yeni seller gelmemesi dileğiyle.

  3. Ahmet Şen 24 Eylül 2009 - 00:16 - Yanıtla

    Tekirdağ’da meydana gelen sel felaketinin ardından kurulan hasar tespit komisyonu ön tespit çalışmalarını tamamladı. Buna göre; tarım arazilerinde yaklaşık 1 milyon 676 bin 160 TL’lik hasar tespit edildi.
    Tarım İl Müdürlüğü’nden edindiği bilgiye göre, Hasar Tespit Komisyonu, sel afetiyle ilgili yürüttüğü ön tespit çalışmalarını tamamladı. Çalışmalar kapsamında; Saray ve Bahçeköy’deki selin ardından, Kumbağ’da yaşanan sel afeti dolayısıyla: Kumbağ Beldesi, Naip, Çanakçı, Otmanlı, Selçuk, Taşomurca, Generli, İnecik, Karansıllı, Yukarı Kılıçlı, Yeniköy, Karaçalı ve Oruçbeyli ile Dedecik köylerinde incelemede bulundu.
    Ekip, 410 çiftçi aileye ait 5 bin 780 dekar ayçiçeği, 100 dekar silajlık mısır, 600 dekar sebze ve 100 dekar yonca ekilişlerinde %100 oranında zarar meydana geldiğini rapor etti.
    15 adet küçükbaş, 2 adet büyükbaş ve 280 adet arılı kovanın telef olduğu afette, sel suları nedeniyle 2 adet traktör ile 23 adet sera tesisinde hasar gördü. Ayrıca depoda bulunan 380 ton buğday, 1.5 ton arpa ve 1.5 ton kimyevi gübrede yüzde 20 oranında zarar oluştu.
    Malkara ilçesindeki sel felaketi ise Sağlamtaş, Çimendere ve Çınarlıdere köyü olmak üzere toplam 3 köyde 55 çiftçi ailesine ait 450 dekar ayçiçeği ekili tarlalarda yüzde 20 ile 35 oranında zarara yol açtı. Ön tespit çalışmasına göre, Tekirdağ il genelindeki tarım arazilerde tahmini zarar 1 milyon 676 bin 160 TL olarak hesaplandı.

  4. Hüseyin Serdar tanal 24 Eylül 2009 - 13:45 - Yanıtla

    Bu ülkede arı namusu onuru olan insanlar siyaset yapamaz. o yüzden bunlarda utanma diye bir şey yoktur. Onların tek görevi Waşington ve bürükseldeki patronlarından aldıkları emiri yerine getirmektir. Tarımı bitirip toprakların yabancıların eline geçmesini ve ülkenin gıda da dışa bağımlı ve pazar olmasını sağlamak. Atatürkün gençliğe hitabında “gaflet dalalet ve hıyanet içinde olabilirler dedikleri bunlardır. Ama ne yazıkki koyun sürüsü çiftçiler ve laçka gençlikle bunlara bir şey yapılmaz.

  5. MUHAMMED ARSLANTAŞ 10 Aralık 2010 - 15:09 - Yanıtla

    ya ben anlamıorum petrolü olan ülkeler dünya zengini we petrole ne kadar sahip çıkıyorlar we o kadarda su sıkıntısı ceken ülkeler war bizde petrol kaynagı yoq ülkede bunun yüksek fiyatlardan satılması krizi yaşanıyor bari suyumuza sahip cıkalım suyun fazlası heba olup gidiyor değerlendiremiyoruz fazlası felaket oluyor eksik olduğu zaman da ayrı dert insan elinde olanların kıymetini bilmezse elbet bi gün oda gider elinden:((

İklim, Çevre ve Su: İlişkili Diğer Makaleler

En Son Yayınlanan Makaleler